AHMET Sever'in "Kapalı Kapılar Ardındaki Siyasi Sırlar-İçimde Kalmasın-Tanıklığımdır" adlı kitabı muhalefet medyası tarafından pek sevildi. Bazı iddialar yenilir yutulur değildi, ilgi çekmesi normaldir. Ancak kitabı karıştırırken bir de ne göreyim? Meğer sayın danışman pek içlenmiş, öyle ki, ülkeyi çekilmez hale getiren "tahammülsüz" eleştiriye karşı toleransı olmayan medya mensuplarına "vaaz" verdiği bölümü, başlığa çektiği ismime zımbalayarak "iki yıl ara ile" güzel bir intikam almış. Yaptığı müstekreh sınıflandırma, kendisinin "tahammül" eşiği hakkında beğenmediği kişilerden hiç geri kalmadığının göstergesi. Öte yandan, eleştirdiği "gazeteci tipolojisi"ni bu köşeden defalarca deşifre etmiş olduğum gerçeğini de görmezden gelmeye, yok saymaya odaklanmış. Ya dersini çalışmamış, ya bile isteye "karartma" yapmış ki böyle tercihler yapabiliyor olması, başka konularda büyük iddialar ileri süren biri için en hafifinden kabahattir, güvenilirlik sorunu oluşturur. Normalde umursamayabilirsiniz, ama Türkiye'nin yakın tarihine, hem de "kapalı kapılar" ardındaki "siyasi sırlar"ına ışık tuttuğunu iddia eden, "Tanıklığımdır" diyerek "gerçekleri sadece gerçekleri" aktardığı imajını uyandıran bir siyasi karakterin spekülasyona ve manipülasyona bu denli yatkın oluşunu tespit ediyorsanız, bunu yok sayamazsınız, gösterirsiniz.