“Önce çözüm süreci diyordunuz şimdi operasyonları savunuyorsunuz” diye bir tezvirat var. Devletten biri de çıkıp bir laf etmiyor. O halde ben kendi açıklamamı yapayım, ola ki samimiyetle merak edenler vardır. Önce bir soru: Diyelim ki sabıkalı bir akrabanız var, “Ben değiştim, gerçekleri idrak ettim, yanlış yapmışım ama sizin de hatalarınız oldu, beni bu yola iten davranışlarınız oldu. Ben doğruyu eğriyi idrak ettim, gelin barışalım” diyor, ne yaparsınız?
İnsaniyet namına şans verirsiniz. Ama bu şans, bıçağını çocuğunuzun boynuna dayadığını gördüğünüz gün biter. Benim için çözüm süreci barış için uzatılan bir eldi ve o gün o eli kavramak doğruydu.
Bugün ise, verdiğim şansı geri almam, PKK’ya “Ülkeyi terk et” demem doğru.
Devleti ya da hükümeti bilemem, ben bu şansı HDP’nin çağrısıyla başlayan 6-7 Ekim olaylarının sonuçlarını gördüğümde geri aldım. KCK çözüm sürecini Türkiye’ye karşı bir şantaj aracı haline getirdiğinde geri aldım. Aysel Tuğluk, “Türkiye’de IŞİD zihniyeti iktidarda; AKP artık çözüm sürecinin tarafı değildir”dediği gün geri aldım.
Akil insanlar heyeti içinde sürece bakış açısından birbirinden çok farklı perspektifler vardı. Benim anladığım ve ikna olduğum görüş ise niyetin bal gibi örgütü tasfiye süreci olduğuydu.