Davutoğlu MYK toplantısında kongre için 22 Mayıs tarihini verdi ve aday olmayacağını açıkladı. 20 aylık süreçte neler olduğunu özetledi. 62. hükümeti ortaya çıkaran ruhu; karizmatik kurucu liderden sonra AK Parti genel başkanlığı koltuğunu doldurmak gibi, kaos senaryolarıyla baş edebilmek gibi, yapılan yatırımların eksiksiz takibi gibi pek çok meydan okumayla karşı karşıya kaldığını anlattı. 7 Haziran sonuçları geldikten sonra yaşanan moral bozukluğunu bir iç muhasebe enerjisine tahvil etmek için nasıl çabaladıklarını anlattı. Türkiye’ye savaş ilan edenlere karşı, “Güçlü Cumhurbaşkanı, güçlü Başbakan” sloganıyla yola çıkılan bir dönemde görev yaptığını ve bu mottoya layık olmak için ne kadar çok çalıştıklarını hatırlattı.
Tanığız, şahidiz, böyle oldu. Gelgelelim Erdoğan ile Davutoğlu arasındaki ipleri geren de bu “çalışkanlık” oldu diyebiliriz. Her zaman başarı sâdır olmamış olabilir ama Davutoğlu’nun çalışkanlığı tartışılamazdı. Erdoğan gibi karizmatik bir liderden sonra genel başkanlık yapmak, AK Parti’nin kurumsallığına ve bekasına zarar verecek bir savrulmaya ya da gevşemeye izin vermemek kâğıt üzerinde durduğu kadar kolay değildi.