"Bir üst akıl devreye girdi, nifak silahları ateşleniverdi ve Katar hedef oldu" cümlesini kuranlar, yayınlarında perfore olarak kullananlar kusura bakmasın, son Körfez krizinde bu tezin ciddiye alınır bir yanı yok. Eğer öyle olsaydı aynı kanalda birazdan söz alacak Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kardeş kavgasının kazananı olmaz. Bıktık biz bu kavgalardan. Bölgenin hali ortada. Bundan ne kazanıldı ki hâlâ ne gibi bir başarı umuluyor? Katar'da çeşitli hizmetler için kurulmuş vakıflara bile terör örgütü denildi. O vakıfları tanıyorum ve bunu kabul etmiyorum" cümlelerini kurmaz, bizzat Katar'a diplomatik ambargo uygulayan ülkeleri muhatap alarak konuşmazdı. Eğer bütün buraları hemen her konuda üst aklın aldığı kararların şekillendirdiğini düşünüyor olsaydı Sayın Cumhurbaşkanı, "hadimül Haremeyn eş-şerifeyn" diyerek hitap ettiği Suudi Arabistan'dan saygılı bir üslupla bu krizi sona erdirmesini rica etmezdi. Üst aklın bu coğrafyaya ilişkin planları yok mu? Elbette var. Ancak yerli akılla, yerli ferasetle, çalışkanlıkla, uyanıklıkla, doğru kadrolarla baş edilemeyecek türden değil.