Nihal Bengisu Karaca Habertürk Gazetesi

Dört yıl önce bugünlerde...

DÜN, Mısır’da gerçekleşen darbenin yıldönümüydü. Sisi komutasındaki ordunun halkın iradesini rehin alıp ülkenin ilk seçilmiş cumhurbaşkanı Mursi’yi devirmesinin üzerinden...

04 Temmuz 2017 | 4.225 okunma

DÜN, Mısır’da gerçekleşen darbenin yıldönümüydü. Sisi komutasındaki ordunun halkın iradesini rehin alıp ülkenin ilk seçilmiş cumhurbaşkanı Mursi’yi devirmesinin üzerinden tam 4 yıl geçti. Suudi Arabistan ve BAE destekli darbeye karşı olanlar, Rabia Meydanı’nda toplanıp cumhurbaşkanlarını geri istediler. Tamamen barışçıl toplanmanın üzerine ateş açıldı. Üç binin üzerinde insan, Sisi’nin sniper’ları, askerleri, milisleri elinde can verdi.

Aynı günlerde Türkiye de karışıktı.

Gezi Parkı eylemlerini bahane ederek sahne alan kızıl bayraklı devrimci şiddet romantizmi, Taksim’i 16 gün boyunca muhasara altında tuttu. “Biz sadece Taksim’in nefes almasını istiyoruz” diyenler ile “Erdoğan istifa”diyen, hatta başbakana idam sehpası gösterenler, İstiklal Caddesi’nin duvarlarını sadist fantezilerinden mürekkep sloganlarla donatanlar birbirine karışmıştı. Türkiye günlerce ayakta kalmış, dost bildiğimiz insanların, aydınların, kanaat önderlerinin eylemlerden siyasi sonuç alınması için nasıl “bastırdıklarını” görmüş ve hayal kırıklığına uğramıştık.

Mursi’nin devrilmesini Erdoğan’a örnek gösterip, “Kardeşi devrildi, sıra kendisinde” diye yazanlardan ikrah getirmiş, teyakkuza geçmiştik: Sandığın kurulduğu, seçim mekanizmasının adil bir şekilde işlediği, parlamentonun çalıştığı/çalışabildiği bir ülkede, siyasi iktidarı tayin eden şey sokak hareketleri değil, sandıktır, seçimlerdir, nokta! Dedik.

Hâlâ aynı yerde duruyorum.

Bugünden geriye dönüp baktığımda olayların fitilini tutuşturan unsurun göstericilerin çadırlarını yakan “zabıta” ve akabinde gaz fişeklerini eylemcilerin kafalarını nişan alarak fırlatan “polis” olduğuna da artık kuşku duymuyorum.

Çözüm süreci”nden gizli ya da açık rahatsız olan pek çok grup, kimi Kürtçülük üzerinden siyaset yapanların meşrulaşmasına duyduğu öfkeden, kimi “Erdoğan bir de Kürt meselesini çözerse hiç gitmez, hayır barışın kaymağını bu iktidar yemesin” derdiyle maluldü ve ‘polis şiddeti’ devletin hâlâ ceberut olduğunu kanıtlamak için bulunmaz bir fırsat oldu. Kafası gözü parçalanmış insanları görenler de meydana akın etti, şiddete maruz kalanlar arttıkça hem içeride muhalefetin nefreti tahkim oldu, hem de dış basına verilen görüntüler Erdoğan’ın demokratlığının ameliyat masasına yatırılmasına neden oldu.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Millet İttifakı'na kayyum mu atandı? 24 Mayıs 2023 | 301 Okunma 2019'da AK Parti'nin yaptığı hatayı şimdi CHP yapıyor 19 Mayıs 2023 | 334 Okunma İktidar ilk turun galibi oldu, muhalefetin gardı düştü 16 Mayıs 2023 | 1.147 Okunma "Ne işin var orada?" sultası 08 Mayıs 2023 | 578 Okunma Cevabını arayan sorular 28 Nisan 2023 | 144 Okunma