19 Mart'ta klor gazı saldırısına uğramış olan Doğu Guta'ya bağlı Duma İlçesi, hafta sonu yeniden zehirlendi. Bir helikopterin klor veya sinir gazıyla dolu bir varil bombasını Doğu Duma'nın üzerine bırakmasıyla gerçekleşen saldırıda en az 78 kişinin öldüğü, binin üzerinde kişinin etkilendiği yazıldı. Ancak saldırı, Moskova tarafından sıradan bir provokasyon muamelesi gördü. Lavrov, Şam rejimine koruma sağlamakta gecikmedi. Hadiseyi kınayan ve Batı'yı yıllardır sessiz kalmakla suçlayan Erdoğan'a da kibarca Afrin'i hatırlattı. "Türkiye hiçbir zaman Afrin'i işgal etmek istediğini söylemedi. Biz Türk temsilcilerinin önlerinde duran başlıca hedeflere ulaştıklarını söyledikleri şu zamanda, Afrin'deki kontrolün Suriye hükümetine geri verilmesi olduğunu düşünüyoruz." Meali şu: Doğu Guta'daki "tatsızlıklara" dikkat çekme işine fazla girmeyin. Daha kötüsü Rus komploculuğunun ve teorilerinin ülkemizde de epey alıcısının olması. Suriye'de ne zaman bir kimyasal silah kullanılsa hep aynı argüman devreye giriyor: "Şam rejimi salak mı ki böyle bir hareket yapıp kendisini bütün ülkelerin gözünde kötü duruma düşürsün." Dolayısıyla bunun sonucu şu oluyor: Esad rejimi kimyasal silah kullandığında insanların böyle düşüneceğini, dolayısıyla hem saldırı yapabileceğini hem de "yırtabileceğini" biliyor.