Bugün için başka bir yazı hazırlamıştım. Boğazına saplanmış bir bıçakla birkaç dakika daha yaşayıp güne bir çığlık bırakan Emine Bulut'ın sesi her şeyi değiştirdi. O çığlık ve kanlı gömleğini, kızının çaresizliğini sığdıracak bir kelime şablonu bulamadım. Ne yapsam içimi temizleyemedim. Konuk ağırladım, arkadaşlarla telefonlaştım, politika konuştum. Ama hiçbir şey kadınlar olarak hepimizin aslında potansiyel cellatlar ile yaşadığımız duygusunu sağaltmadı. 24 saat boyunca, etrafımda oldukları için şanslı olduğumu düşünmemi sağlayan ne kadar iyi erkek varsa hepsine şüpheyle baktım. Bütün makul düşünceler buharlaştı, bulamadım. Bütün makul hisler beyin kıvrımlarımın en ilkel katmanları arasına kaçtı, korktum. Kendime geldiğimde hissettiğim şey ise derin bir 'affedeme-me' duygusu.