TÜRK Silahlı Kuvvetleri (TSK), eylül ayının üçüncü haftasından itibaren, Suriye sınırında İdlib’in karşısında yer alan Reyhanlı ve Cilvegözü sınır kapısı çevresine yoğun bir askeri konuşlanma gerçekleştirmiş, Nusra Cephesi’nin çatı yapılanması HTŞ de buna karşılık olarak, sınırın karşı tarafında Atme ve Bab el-Hava Sınır Kapısı’na, konvoylar eşliğinde çok sayıda askeri araç göndermişti.
Haftalardır konuşulan gerginlik çatışma beklentisine dönüşürken, haber bültenleri “Türkiye, İdlib için düğmeye bastı” cümlelerini vermeye başladı.
İdlib, Türkiye sınırına sadece 45 kilometre uzaklıkta. Kent, Rusya’nın Suriye iç savaşına dahil olduğu 2015 yılından beri şiddetli saldırıların hedefinde. Başta Halep olmak üzere Suriye’nin çeşitli kesimlerinden kaçan sivillerin sığınma noktası.
2 milyon 400 bin civarında yerli nüfus, yaklaşık 1.3 milyon da iç göçle gelmiş vatandaş İdlib’de sıkışmış halde yaşamaya çalışıyor.
Öte yandan İdlib’de çok sayıda silahlı rejim karşıtı grup ile muhalif grup bulunuyor. Nusra Cephesi’nin çatı yapılanması Heyet Tahrir El Şam (HTŞ), son dönemde İdlib’de artan etkinliğiyle ön plana çıktı. Malum IŞİD bitti; Rusya-İran- Rejim üçlüsü ise şimdi HTŞ’yi bir numaralı tehdit olarak görüyor.
Ateşkesin korunamadığı, yani aklıselim bir gücün İdlib’e mukayyet olamadığı bir ihtimalde rejimin ve İran’ın talebi, Rusya’nın harekete geçmesiyle İdlib’in içindeki milyonlarca siville beraber yerle bir edilmesi hiç uzak bir olasılık değil. Böyle bir olasılıkta milyonlarca kişinin Türkiye sınırlarına yığılacağı da kesin.