Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Washington'daki temasları gerilimin dozunu düşürme anlamında olumlu geçti. Temsilciler Meclisinin ermeni soykırımı iddialarına ilişkin tasarıya hem de cumhuriyet bayramına denk gelen gün 405 oyla evet demesi , yine Temsilciler Meclisinin Türkiye'nin Fırat'ın doğusunda düzenlediği Barış Pınarı Harekatı nedeniyle Türkiye'ye yaptırımlar getirilmesini öngören yasa tasarısına 403 oyla evet demesi ilişkileri bir hayli germişti. Hemen öncesinde de 'mektup krizi' vardı. Tüm bu nedenlerle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyareti gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceği tartışılmıştı. Lakin bu ziyaret genel çerçevede Türkiye'nin Barış Pınarı harekatına girişmesi sonrasında ABD ile yaptığı mutabakatın pekişmesi bakımından önemliydi. Olası yaptırımların fiilen sahneye konmamasını sağlamak açısından önemliydi. Türkiye'nin Rusya'nın kucağına oturduğu, artık NATO ülkesi olmaması gerektiği yönündeki algı ve tartışmalar devam ederken ziyaretin iptali gibi bir seçenek yoktu. Gelinen noktada, Trump'ın Erdoğan'la hem Oval ofiste hem iki tarafın kurmaylarının da yer aldığı toplantıda hem özel olarak görüşmesi, toplantıların uzun sürmesi ve ortak basın toplantısında Erdoğan'a yönelik olarak sarf ettiği takdir ve taltif içeren cümlelerin önemli olduğunu kaydetmek zorundayız. Nitekim, ABD Başkan aday adayı Joe Biden'ın "Trump, Erdoğan'a Kürtleri etnik olarak temizlemesi için yeşil ışık yaktı,şimdi de onu açık kollarla karşılıyor. Bir kez daha Trump'ın politikalarının ABD'nin değil, kendi çıkarlarına hizmet ettiği sonucuna ulaşmaktan kaçınmak zor" ifadesinde yer alan 'memnuniyetsizlik' de gösteriyor ki, Trump'ın Erdoğan'a gösterdiği olumlu tutum, sadece bizim 'ver mehteri Erkan' tipolojisinin vehmi değil, ABD'deki algı da bu yönde.