CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı netleşti. Ekrem İmamoğlu. Artısı, Beylikdüzü’nde harikalar yarattığı, çalışkan ve dürüst olduğu iddiası. Eksisi, Beylikdüzü’nde oturanlar hariç, kimseler tarafından tanınmaması. O kadar ki, kampanya sloganı "Tanısan, seversin aslında…" olmalı. Zira ancak bu tür bir "sarakaya alan farkındalık" haliyle sempati kazanıp dezavantajını unutturabilir. Latife bir yana önemli olan, İstanbullu seçmenin hangi motivasyonla, hangi pozitif ya da negatif beklentiyle sandık başına gideceği. "Tanınmama" faktörünün, aynı zamanda, "olumsuz bir bagaja sahip olmama" unsuruyla beraber geldiği ve bunun da duruma göre İmamoğlu’nun lehine olabileceği unutulmamalı. Şehrin ünlü ve tecrübeli bir siyasetçiye mi ilgi duyacağı, yoksa beyaz bir sayfa açma arzusuna mı yelken açacağı önceden kestirilebilen bir şey değil.
Ancak şimdilik ağır basan görüş -CHP’liler de dahil- AK Parti’nin adayının Binali Yıldırım olması halinde, Ekrem İmamoğlu’nun fazlaca bir şansı olmadığı yönünde.
Çünkü AK Parti’nin elinde sadece Binali Yıldırım gibi, düşük bir ihtimal ama o olmazsa yerine adı geçen isimler gibi, "tanınmış" tecrübeli siyasetçi isimler yok. Yerel yönetimleri, yeni hükümet sistemine entegre edecek yol haritaları da var.
Cumhurbaşkanlığına bağlı "Yerel Yönetim Politikaları Kurulu" bizzat bu iş için öngörülmüş bir birim.
Bunun anlamı şu: Muhalif partilerden, hatta MHP’den aday olup kazanan belediye başkanları yerel seçim sonuçlarına ve devamındaki pratiklere hâlâ parlamenter sisteme göre şekillenmiş bir "merkez" üzerinden bakarken ve merkez ile ilişkilerini yeni sisteme göre koordine etmekte zorlanırken AK Partili belediye başkanları bu konuda biraz daha şanslı olacak.
YEREL YÖNETİM POLİTİKALARI KURULU NE İŞ
YAPACAK?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Genel Sekreteri ve aynı
zamanda Yerel Yönetim Politikaları Kurulu
Başkanı Hayri Baraçlı’ya yeni dönem AK
Parti belediyeciliğini sorduğumda şu
cevabı aldım: “Belediyecilik artık çöp toplama, asfalta çukur
açılmış kapatalım zaviyesinde değil.