Günün sonunda 20 yıllık bir aradan sonra yapılan bu ilk canlı açık oturumu kazasız belasız yürütmek oldukça zordu. İsmail Küçükkaya adil davranmaya, tarafların hakkını birbirlerine yedirmemeye, sürelere dikkat etmeye, iki adayın birbirinin sözünü kesmesine engel olmaya çalıştı. Güzel.
Ancak "Yayın tatmin edici miydi?" sorusunun cevabının maalesef "Hayır" şeklinde olduğu da ortada.
Neden?
Doğası gereği "hardtalk" stilinde olması gereken bir münazarada, münazara yoktu da ondan.
Faturayı kendi sabah programını yıllardır başarılı biçimde yapmaya devam eden bir gazeteciye kesmek işin kolayına kaçmak olur. Ben "O protokol ile ancak bu kadar olur" diyenlerdenim. Protokole sadık kalma çabası, haliyle enerjinin düşmesine neden oldu. Kuralları medyanın, gazeteciliğin değil, siyasetin belirlediği bir düzlemde, bu kadar.
Kimse şapkadan tavşan çıkaramadı ama...
Yayına dair gözlemlerim; notlarım şöyle:
* Ortada hem münazara yapmama protokolüne bağlanmış bir oturum vardı hem de her iki aday da sakin kalmak; dolayısıyla muhatabın tabanını konsolide etmemek stratejisini benimsemişti. Açık oturumun teatral kalması mukadderdi.