Kamuoyu yeni Başbakan’ın kim olacağı üzerine kafa yoruyor.
Kulislerde en çok zikredilen iki isim var: Bekir Bozdağ ve Binali Yıldırım. Ancak kimin nasıl bir Başbakan profili sergileyeceğini anlamak, kaçınılmaz biçimde yeniden “Erdoğan-Davutoğlu ilişkisinde problemli olan neydi?” sorusuna dönmeyi gerektiriyor. Külliye’nin hemen her kararını -daha verilmeden- savunmaya başlayanlarca ekranlardan, köşelerden dile getirilen cevap şu: “Davutoğlu’nun sorunu Başbakanlık yapmaya çalışmasıydı.”
Buradan yola çıkarak bir profil belirlemeye çalışmak, politikanın alanından çıkıp mizahın alanına yelken açmaya gidiyor. Ayrıca yeni genel başkan/Başbakan adayı için sarf edilecek bütün küçültücü ithamların yerini hazırlıyor. Gerçi bu ithamların yeri şeffaflık paketi ve siyasi etik yasası gibi gayet doğal ve olması gereken denetim ve tedbirleri, hatta Davutoğlu’nun medya görünürlüğünü büyük günahlar arasında sayan o çarpık “andıç” ile çoktan hazırlandı.
MKYK tarafından yetkileri törpülenen Başbakan’ın istifaya direnme ihtimalinden kendi kendisine “kamuoyunu hazırlama görevi” vehmetmiş bir grup heveskârın girişimi daha ilk gün Külliye’den, Mustafa Varank’ın Twitter hesabından kınandı ama ne çare, hem Cumhurbaşkanı Erdoğan aleyhindeki karalama kampanyaları hem de gelecek yeni Başbakan’ı töhmet altında bırakan bir algının tohumları maalesef ekilmiş oldu.