HÜKÜMET ne kadar "Erken seçim yok" derse desin, erken seçim tartışmaları güncelliğini yitirmiyor. Böyle bir durumun gerçeklik payı içermesi de öncelikle OHAL üzerinde tekrar tekrar düşünmeyi gerektiriyor. 2017'nin 16 Nisan'ında da "OHAL şartlarında referandum olmamalı" diye yazdık söyledik. Şimdi aynı uyarı, ister 2019'da yapılsın, isterse erkene çekilsin başkanlık ve parlamento seçimi için geçerli. OHAL'in "kategorik" karşıtları arasında olmadığımı bu köşeyi takip edenler bilir. 15 Temmuz 2016'yı takip eden günlerde OHAL ilan edilmesi bir zorunluluktu. Darbecilerle ya da darbecilerle ortak frekansta salınan ve devleti işlemez hale getirmek için elinden geleni yapan FETÖ'cü kamu görevlileri hakkında işlem yapmak gerekliydi. Ancak elbette, "Kurunun yanında yaş da yanar canım, naapalım?" kolaycılığına savrulmadan. İlk altı aydan sonraki uzatmaya hoş bakmamakla beraber şaşırtıcı da bulmamıştım; sonraki uzatmalara ise açıktan karşı çıktım. O zamanlar, "Ne demek OHAL kalksın?" diyenleri ise şimdi her fırsatta açık ya da kapalı kapılar ardında OHAL aleyhinde görüş beyan ederken görüyorum. Neden mi? Çünkü bütün bu zaman zarfı içinde olanlar OHAL'den gelen zararı faydasından fazla hale getirdi ve bunu herkes görüyor.