"Kadim şehirlerin en önemli güzelliği, ana karakterlerini kaybetmeden yeniyi bünyelerinde eritmesi, özlerinden katarak yeniden yoğurmasıdır. İstanbul bu açıdan gerçekten müstesna bir şehirdir. Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hâlâ da ihanet ediyoruz, ben de bundan sorumluyum." Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ''Uluslararası Şehir ve Sivil Toplum Kuruluşları Zirvesi"nde bu cümleleri sarf ettiğinde çarşı karıştı. Kimi bakanla, "Evet biz de zarar verdik" yarışına girip Erdoğan'ın özeleştirisinin ucuna eklenmeye çalışırken, bir kısmı "Ne münasebet, bir hain varsa o da CHP'dir" sularına seğirtti. Peki CHP ne yaptı? "Hainsen o koltuktan kalkacaksın" gibi bir karşılık vererek bu ülkede özeleştiri yapmanın ne kadar imkânsız olduğunu kanıtlamış oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ‘’Uluslararası Şehir ve Sivil Toplum Kuruluşları Zirvesi”nde bu cümleleri sarf ettiğinde çarşı karıştı. Kimi bakanla, “Evet biz de zarar verdik” yarışına girip Erdoğan’ın özeleştirisinin ucuna eklenmeye çalışırken, bir kısmı “Ne münasebet, bir hain varsa o da CHP’dir” sularına seğirtti. Peki CHP ne yaptı? “Hainsen o koltuktan kalkacaksın” gibi bir karşılık vererek bu ülkede özeleştiri yapmanın ne kadar imkânsız olduğunu kanıtlamış oldu.
Bu şehirde Erdoğan öncesini bilecek kadar çok yaşamış herkes,Erdoğan’ın bu şehre yaptığı katkıları bilir ve minnetle anar. Çünkü Erdoğan öncesi İstanbul’da çöp patlıyor, sular akmıyordu. Cami musluklarından doldurduğum bidonlarla Fatih’te 3. katta bulunan evime su çıkardığım günleri iyi hatırlıyorum. Yol yapım ve inşaatlarının en az 5 yıl sürdüğünü de. Haliç’in yanından geçmenin cesaret istediğini, Boğaz’ın yakınlarındaki semtlerde bile nefes alınamadığını. Hava kirliliğinin insan sağlığını değil bakın, “hayatını” tehdit ettiği günleri.