Öte yandan Ekrem İmamoğlu da seçim gecesi gösterdiği olgun demokratik duruştan taviz verme olarak görülebilecek bazı çıkışlar yaptı. “İBB’den dosya kaçırılıyor” şeklindeki ithamı yakışıksızdı. Yok, herhalde kimse “İBB’de hiç yolsuzluk olmamıştır” diyecek kadar naif olamaz. Ama dakika bir gol bir, böyle belgesiz delilsiz ithamlarda bulunursanız “Bunların derdi şehri yönetmek değil bağcı dövmek” izlenimi verebilir ve şehri kaybetmekten acı duyanların kırılganlığını öfkeye dönüştürebilirsiniz. Aynı şekilde Anıtkabir’e gidip İBB başkanı sıfatıyla imza atmak da, AK Parti tarafının seçim gecesi kâh “Kazandık” açıklamalarıyla kâh afiş asarak verdiği “fiili durum yaratma” izleniminin aynısını vermiş oldu, hoş değildi.
Öte yandan bu iki örneğe bakarak, üzerine bir de “Bakın ABD de meşru seçimleri tanıyın demiş, demek ki bunların arkasında Amerika var, komplo var, buuu ikinci 15 Temmuzzz, buuu sandık darbesiiii” yaygarasına girişenleri, talimatla tatava yapanları izlerken esef duyuyorum.