Önce devrimci halk savaşı ilan ettiler.
“Halk, KCK yapılanması içindeki yerini gayet iyi bildiği HDP’ye barajı aşırtıp fazladan 3 puan daha veriyorsa bu iş tamamdır” diye düşünmüşlerdi çünkü. Oysa halk, HDP’ye farklı bir anlam yüklemek istiyordu. HDP’yi PKK’dan kurtulmanın atlama taşı olarak kullanmak istiyordu. Büyük oranda da korku vardı.
HDP’nin genel seçimlerde yüksek oy aldığı yerlere bakın. Çoğu, HDP’li belediyelerin güçlü olduğu yerlerdir. Kimin kime oy verdiği mahalle mahalle, ev ev bilinir. HDP’li belediyeler tarafından yönetilen illerde, ilçelerde KCK’nın apartmanlara kadar atadığı “temsilci”ler vardır.
Bir mahalleden, hatta apartmandan fire varsa kimden kaynaklandığını bilirler. Ondan sonra gelsin baskılar, gitsin dayatmalar. İnsanları aileleriyle tehdit ederler, çadır mahkemesinde sorgularlar, en iyi ihtimalle de arazisinden yol geçirirler, değerini düşürürler.
Bölge ahalisi üzerinde bu şekilde vesayet kurmuş durumdadırlar. Sonra bunun adı “Halk HDP dedi” olur.