Taksim'in belalı konularından biriydi AKM. Bir nesil tarafından "Cumhuriyet'in sembolü" addedildiğinden dokunulmaz hale getirilmek istenmiş, adeta kutsanmıştı. "Çevre"den merkeze yürümüş çoğunluğun iktidarı ile eski "merkez"in kültür hegemonyası arasındaki kapışmanın arzu nesnesi olarak, şimdi betondan bir çöl haline getirilmiş Taksim Meydanı'na bakıp duruyordu. Ancak yeni AKM projesi görücüye çıktı ve "AKM yıkılacak" cümlesi etrafında fırtına koparanların sessizliğine bakılırsa, yeni AKM tasarımı büyük oranda onay gördü. Gördüğüm kadarıyla sadece Mimarlar Odası tepkili. Genel Başkan Eyüp Muhcu, "AKM'yi yıkıma terk etmek de yıkmak da suçtur" demiş. Muhcu'ya göre AKM bir kültür mirası. AKM nasıl bir kültürün mirası? Nasıl oldu da bu bina Cumhuriyet'in "yıkılmaz" sembollerinden biri haline geldi? Soruyorum, çünkü son derece sıradan, mimari ve estetik değer ifade etmeyen, açık söylemek gerekirse "bildiğin çirkin" bir yapının neden Cumhuriyet'in sembolü haline getirildiği öteden beri muamma. İnsanın aklınca, "Acaba yapımı çok uzun sürdüğü için mi?" diye bir soru bile geliyor. Zira 1930 yılında opera olarak projelendirilen binanın inşaatına ancak 1946 yılında başlanabilmiş.