ALEKSİS Tsipras hükümeti istediğini aldı. Yunan halkı “Ohi” dedi ve kreditörlerin nakit akışının yeniden sağlanması karşılığında öne sürdüğü koşulları hükümetin kabul etmemesi yönünde karar vermiş oldu.
AB Komisyonu’ndan yapılan açıklamada, “Yunanistan’daki referandumun sonucunu not ediyoruz ve saygıyla karşılıyoruz” denildi. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, “Bu neticenin Yunanistan’ın geleceği açısından üzüntü verici olduğunu, Yunan ekonomisinin toparlanması için zorlu önlemlerin kaçınılmazlığını” ifade etti.
İngiliz gazeteleri, Avrupa’nın tarihin en büyük siyasi kriziyle karşı karşıya olduğunu yazmakta gecikmedi. Ama söz konusu sonucun AB’ye maliyeti, ancak bir karizma kaybı miktarı kadardır. Siesta masraflarına dek destekleyip finanse ettikleri Yunanistan, tüm bu çabaları AB’nin “yapmakla yükümlü olduğu iş”olarak gördü ve günün sonunda Sol’un doğuştan alacaklı hallerinde deva aramayı AB’ye üstün tuttu. Bunlar AB adına düşünen, siyaset ve felsefe üretenlere bir şey söylüyordur ve o şey kuşkusuz refüze edici geliyordur ama hepsi o kadar.
Sonuçta referandumdan çıkan “Hayır”ın ilk sonucu, Yunanistan’ın Euro bölgesinden çıkması ihtimalini artırdı ve bunun yakın sonucunun “Yunanistan için” o kadar da harika olmayacağı görünen köy. Şimdi hükümet, kreditörlerle yeniden müzakerelere başlayacak ve bu da en iyi ihtimalle piyasalar açısından“belirsizlik” seçeneğinin devamı anlamına geliyor. Müzakerelerden anlaşma çıkmaması durumunda Tsipras’ın ve tabii Yunanistan’ın önünde yine sandık var.