Çin ile ABD arasında askeri bir karşılaşmaya henüz tanıklık etmemiş olsak da diğer alanlarda kıran kırana, gürültülü ve “kanlı” bir mücadele sürüyor. Askeri alanda kuvvet inşası, güç gösterisi ve rekabet dikkatlerden kaçmıyor. Ancak asıl karşılaşma, ticari, ekonomik ve teknolojik alanlarda vuku buluyor. Mücadele stratejisinin ayaklarını, rakiplerin kapasitesini geriletme, bilgiye ulaşmayı önleme ve ittifaklar arası safları sıkılaştırma oluşturuyor.
ABD, Sovyetler Birliği’nden farklı bir rakiple karşı karşıya. Çin, ekonomi, finans, teknoloji ve askeri alanda ABD’ye meydan okumaya devam ediyor. Çin’i sınırlamak isteyen ABD ise bu ülkenin hem zayıf hem de güçlü yönünü oluşturan teknolojik kapasitesine odaklanmış durumda. Özellikle yapay zekâ, 5G süper hızlı mobil internet ağı, cep telefonu üretme ve çip teknolojilerinde ilerletme kaydeden Huawei’yi hedef tahtasına koymuş görünüyor.
ABD’ye göre, Çin hükümetinden doğrudan destek alan, her alanda devletle iç içe girmiş Huawei, bir özel sektör şirketi olarak sınıflandırılamaz. Nitekim şirketin faaliyet gösterdiği alanlar ve geliştirdiği kapasite, Çin hükümetinin önüne koyduğu “Made in China 20-25” hedeflerinin ana taşıyıcısı durumunda. Bu rol, ABD ve “istihbarat dünyasındaki” müttefiklerinin “kaygılarını” artırmaktadır.