Basına bakarsanız, FETÖ ile mücadele her alanda sürüyor.
Devletin ilgili kurumları yakın takipte. KHK yayımlanıyor, örgütle
bağı olanlar kamudan çıkarılıyor.
Ancak FETÖ cenahında ilginç gelişmelere tanıklık ediyoruz. Çoğu
nedamet göstermek yerine, “özgüven” patlaması yaşıyor. Söz konusu
gelişmeye sosyal medyadan mahkeme salonlarına, kapılı kapılar
ardından yurt dışındaki farklı mahfillere kadar geniş bir alanda
tanıklık ediyoruz. Bu nedenle, “özgüven” konusu mercek altına
alınmayı hak ediyor.
Özgüveni artıran birinci nedenin FETÖ’nün yurt dışından aldığı destek, gördüğü itibar olduğunu söyleyebiliriz. Destekler, Türk hükümetine duyulan tepkiden inşa edilmiş grup itibarına, “kurban” grup kimliğinden “ılımlı İslami hareket” tanımlamasına kadar geniş bir yelpazede yorumlanabilir. Sebep ne olursa olsun, yurt dışı destek özgüveni artıran en büyük faktör.
Yine doğrudan FETÖ ile ilişkili olmasa bile, hükümetin diğer ülkelerle yaşadığı krizler, yaratılan/üretilen imaja dair tartışmalar Gülen ve taifesi tarafından kendi hesaplarına artı puan olarak yazılmaya devam ediyor. Sonuçta gerilim ve krizler, “Ülke iyi yönetilemiyor” teziyle FETÖ’cülerin geleceğe dair hikâye tasarımında umut üreten önemli bir kaynağa dönüşüyor.