Türkiye on yıldır mimarisi FETÖ’ye ait kurumsal savrulmaların neden olduğu kaosla yaşıyor. Gülen, ilk aşamada “muhalif” bellediği kişileri yok etmeye girişti. Gücü belli bir aşamaya gelince de hükümeti hedef tahtasına koydu. Sonuç almak için kırk yıllık birikimini parça parça sahaya sürdü.
Medya, yargı ve polis teşkilatı eliyle suni bir korku iklimi yarattı. İnsanların dünyayı, Türkiye’yi, kurumları, bireyleri sadece “suç ve suçlular” aynasından okumasını istedi. Bu süreçte linç, baskı, ihanet ve kumpaslardan oluşan yüzlerce polisiye hadiseye tanıklık ettik.
FETÖ, hedef tahtasına Başbakan Erdoğan’ı koyduğunda işler değişmeye başladı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı soruşturma konusu yaparak “dolaylı strateji” izlemeye, Erdoğan’a mesaj vermeye, onu geri adım atmaya zorlamak istedi. Başarısızlık beraberinde 17/25 Aralık hamlesini getirdi. Yargı ve polis gücüne dayanan FETÖ, Başbakan Erdoğan’ı alaşağı etmeyi hedefledi. Yine başarılı olamayınca, bu defa yargı ve Jandarma ikilisinin ön planda olduğu MİT TIR’ları operasyonuna girişti. İstenen sonuç elde edilemeyince de “stratejik ihtiyatını”, “imamların” sevk idare ettiği TSK içindeki ekibini sahaya sürdü.