Geçen hafta Özel Kuvvetler, zırhlı, topçu ve komando
birliklerinden oluşan unsurlar Suriye sınırına intikal ettiler.
Bazıları “Gerginliği Azaltma Bölgesi” oluşturmak için İdlib’e
girdi. Önümüzdeki günlerde diğer birlikler de peyderpey
girecekler.
Güvenlik ortamının belirsizliği, İdlib’in iç çeperlerinde görev
yapacak birliklerin yanı sıra takviye birliklerin de sınırda
yığınak yapmasını gerektiriyor. Tehdidin ölçeği, görevin karakteri,
coğrafya, cepteki nüfus yoğunluğu dikkate alındığında, görevin uzun
zaman alacağını, kuvvetin ise hatırı sayılır ölçekte olması
gerektiğini söylemek abartı olmaz.
Açıklamalara göre, İdlib harekâtının birden fazla politik amacı
var. Biri de, PKK/PYD’nin Akdeniz’e ulaşarak bir terör koridoru
kurmasına mani olmak. Buna göre, PKK/PYD’nin mevcut koşullarda
batıya ilerleyerek denize çıkmasına ramak kalmış durumda. Gerçekten
de çeşitli renklerde boyanmış orta ölçekte bir Suriye haritasına,
sosyal medyaya, söylemlere, arzulara, hırslara bakınca bunun mümkün
olduğunu düşünebiliriz.
Oysa Ortadoğu’da olup bitenler, mevcut veriler soğukkanlı olarak
ele alındığında söz konusu analize dair kuşkular artıyor. Hatalı
analizlerin, hatalı kararlar alınmasına neden olacağı, Türkiye’yi
yanlış hedeflere sevk edeceği, kaynaklarını ve kuvvetlerini hatalı
kullandırabileceğini göz ardı etmemek gerekiyor.
PKK terör örgütü, İran, Irak, Suriye ve Türkiye’yi bir bütün olarak
okur. Bununla birlikte her zaman stratejik önceliğini Türkiye’ye
vermiştir. Ancak, Irak’ın işgali ya da Arap Baharı gibi yeni
gelişmeler, yeni fırsatlar ortaya çıkardığında örgüt sıklet
merkezini hızla ve geçici olarak değiştirir.
Bugün sadece PKK için değil, tüm aktörler için çok daha karmaşık ve
belirsiz bir tablo olduğunu söyleyebiliriz. Bu çerçevede, İdlib
operasyonunun ardından cevabı aranan soru şu: PKK, önümüzdeki
aylarda sıklet merkezini “Akdeniz’e açılmak”, terör koridoru inşa
etmek için Afrin ve İdlib’e kaydırır mı? Yoksa, bu ihtimali
devreden çıkartacak önemli bölgesel gelişmeler, işleyen askeri
süreçler, sponsor istekler, rekabetler ve Türkiye’nin iç politik
koşullarında değişim mi söz konusu? Benzer sorular ve cevaplar
TSK’nın İdlib’e görevlendirilmesi için alınan kararın yerinde olup
olmadığını mercek altına almamızı sağlayabilir.
Sanırım, PKK terör örgütünün askeri konseyi de bugünlerde sıklet
merkezinin neresi olması gerektiği üzerinde çalışıyordur. Askeri
kapasitesini, ittifaklarını, fırsat alanlarını ve önceliklerini
sentezleyerek gerçekçi hedef/hedefler belirlemeye bir denge
tutturmaya uğraşıyor olmalı. PKK geniş bir coğrafyada faaliyet
gösteriyor. Risklerin ve fırsatların yarıştığı Suriye, Irak,
Türkiye ve İran’dan, rekabet halindeki ABD ve Rusya’dan söz
ediyoruz. Bu tabloyu, PKK açısından yerel özellikler, ittifak
ilişkileri, siyasi/askeri hedefler ve kapasite bağlamında bütüncül
olarak ele almak, İdlib konusunu doğru yere konumlandırmamızı
sağlayabilir