İç politikanın gündemi yeterince meşgul ettiği bu günlerde, İdlib’de ilginç gelişmeler yaşanıyor. Rusya’nın desteklediği Esad güçleri, İdlib cebinin dış çeperlerini zorlamaya, silahlı grupları geriletmeye devam ediyor. Bu hamlenin sadece bir ateş teatisi olmadığı açık. Sonuçta da insani, askeri ve politik sonuçlarının olacağını görüyoruz.
İdlib cebinde yaklaşık 3 milyon sivil yaşıyor. Yine sayıları kesin olmamakla birlikte 45-60 bin arası silahlı militan var. Rusya bu grupları ilk günden beri “terörist” olarak tanımladı. Kesinlikle tolerans göstermeyeceğini her fırsatta ifade etti. Putin’in bu tutumu, bir kararlılık olarak görülebilir. Nitekim yaklaşım “Rus terörle mücadele” kültürüyle uyumlu. Esasını “teröristlerin” mutlaka yok edilmesi, bu esnada sivillerin ne olduğunun çok da önemli olmaması olarak tarif edilebilir. Mevcut işaretler Putin’in bu planını uygulamaya koyduğunu gösteriyor.
Bir çıkış arayan ve trajik sonuçları önlemek/azaltmak isteyen Türkiye geçen eylül ayında diplomatik alanda harekete geçti. Rusya’nın “terörist” olarak tanımadığı bu grupların çatışmasız bir biçimde silahtan arındırılması için bazı adımların atılmasına çok da istekli olmayan Rusları ikna etti. Bu çerçevede Rusya, İran ve Türkiye 17 Eylül 2018’de Soçi’de “İdlib yol haritasını” imzaladılar.