Tahran görüşme-lerinin ardından tüm dikkatler İdlib’e çevrildi. Özellikle Türkiye’nin İdlib’de atacağı adımlar ve Rusya’nın tavrı merak konusu. ABD ve müttefiklerinin İdlib söylemlerindeki kayma ise daha ilginç. Bir ay öncesine kadar bölgedeki “teröristlerden” şikâyet eden ABD’li yetkililerin söylemleri aniden değişti. Bu gün İdlib, “kimyasal silah ve insani gelişmelerle” anılmaya başlandı.
ABD’nin söylem değişikliği, Rusya’nın Suriye’de geri adım atmayacağı öngörüsüne dayanıyor. Olası bir harekât bölgede tozu dumana katacak. Böyle bir ortam, ABD’nin niyetlerini gizleyebilecek. Aynı zamanda Rusya’nın Suriye politikasını, “kimyasal silah kullanımı ve insani değerler üzerinden” baskı altına alarak imajını bozabilecek. Öte yandan, Türkiye-Rusya ilişkilerinin nasıl bir şekil alacağı da önemli. Ancak, emekli büyükelçi Bozkurt Aran’ın ifadesiyle, asıl hedefte olan, ABD’nin İdlib tartışmalarının gölgesinde odaklandığı İran.
Generaller Trump’ı ABD’nin askeri varlığının Suriye’de kalıcı olması hususunda ikna ettiler. Bu karar PKK/PYD ile ilişkilerin yeni bir boyuta taşınması ve süreklilik anlamına geliyor. ABD resmi söylemde DAEŞ’le mücadeleyi ileri sürse de asıl amacın Suriye’nin doğusunda İran’ı durdurmak olduğu açık. Her ne kadar bu girişim Türkiye ve Irak’ı da yakından ilgilendiren sonuçlar doğursa da öncelik İsrail’in güvenliği.