Barzani, 1 Kasım’da Irak Kürt Bölgesel Yönetimi başkanlığından ayrılacağını ilan etti. Bağımsızlık referandumu ve ardından yaşanan/yaşanacak gelişmeler bundan sonra farklı yönleriyle tartışılacak. Özellikle, Kürtler arası ilişkiler, ABD’nin tutumu, Irak merkezi hükümetinin yaklaşımı, Türkiye’nin politikaları ve İran’ın rolü. İran olmaksızın tablonun tamamını, olup bitenleri anlamak mümkün değil. Bu nedenle, İran’ın Kürt politikalarına, hedeflerine ve araçlarına yakından bakmakta fayda var.
İran, bu günlerde Yemen’den Lübnan’a, Suriye’den Irak’a kadar geniş bir bölgede oldukça faal. Irak’a özel bir ilgi gösteriyor. İran, bu ülkede birbirini tamamlayan, iç içe girmiş, birkaç alanda faaliyetlerini sürdürüyor. Şiileri her alanda güçlendiren, Sünnileri yıllarca belini doğrultamayacak şekilde ezen, Kürtleri ise kontrollü iç savaşın eşiğine sürükleyen bütünleşik bir faaliyetler serisinden söz ediyoruz.
İran, Iraklı Arap Şiilerin yüzyıllar sonra siyasi bir aktör olarak sahneye çıkışlarını, tüm Irak’ı kontrol edecek güç kazanmalarını kolaylaştırıcı rol oynuyor. Aynı zamanda “ezeli düşman”, İran-Irak savaşının müsebbibi, Sünni Arapların ezilişini büyük bir keyifle izliyor.