Terör ve terörizm, tıpkı bu günlerde olduğu gibi, 1960’ların sonu, 1970’ler ve 80’ler boyunca dünyayı kasıp kavurdu. Bu dalgadan dünyanın öteki ucundaki Japonya da hissesini düşeni aldı. Japonlar iki cephede terörle boğuştular. Bir yanda, uluslararası hale gelmiş Marksist terörizm. Öte yanda, terör dünyasında kalıcı etki bırakacak dini referanslı, kitle imha silahlarıyla eylem gerçekleştirilen Aum Şinrikyo terörüydü. Japon hükümeti bu hafta, örgütün yedi üyesini yıllar önce işlediği terör suçlarından dolayı asarak cezalandırdı.
Aum Şinrikyo 1987’de kuruldu. “Yüce gerçeklik” anlamına gelen dini bir örgüttü. Örgüte göre, ABD ile Japonya arasında kesin üçüncü dünya savaşı çıkacaktı. Zaten dünya hızla kıyamete doğru gidiyordu. Bu gidişattan sadece örgütün düşüncelerini paylaşanlar hayatta kalacaklardı. Lider Shoko Asahara hem Buda’dan sonraki “ilk aydınlanmış kişi” hem de İsa Peygamber olduğunu iddia ediyordu. Fikirler, Budizm ve Hıristiyanlık düşüncelerinden üretilmişti.
Madem dünya kıymete gidiyordu, o halde grubun kendisini koruması lazımdı. Japonya’da 9 bin, dünyanın çeşitli yerlerinde 40 bine yakın üyesi vardı. Bu amaçla silahlanması gerekiyordu. Örgüt kimyasal gaz, çeşitli mikroplar ve virüs tedarik ederek savaş hazırlıklarını sürdürdü.