Barzani, Bölgesel Kürt Yönetimi’nin bağımsızlık için 24 Eylül’de
referanduma gidileceğini ilan etti. Tarih yaklaştıkça, sadece
Irak’ta değil tüm bölgede diplomasi trafiği hızlanırken,
tartışmalar da sürüyor. Türkiye dâhil bazı ülkeler Barzani’ye
fikrinden vazgeçmesini tavsiye ve telkin ediyorlar.
Ancak Barzani’nin, gelinen noktada, referandumdan vazgeçmesi pek
mümkün görünmüyor. Yine de küçük manevralarla bölgesel koşulları,
Irak iç politikasını, güvenliği ileri sürerek bir süreliğine
erteleyebileceği umudu var. Nitekim DAEŞ’le mücadele stratejisinin
zarar göreceğini düşünen ABD yönetiminin açıklamaları ve “ricası
da” bu yönde.
Bu güne kadar yaptığı açıklamalarla kendisini bağlayan Barzani, bir
ihtimal bir ara çözümle sorunu yönetebilir. Nitekim Barzani’nin ABD
Dışişleri Bakanı Tillerson ve Savunma Bakanı Mattis’le yaptığı
görüşmelerde aralarında bu yönde bir diyaloğun geçtiği basına
yansıdı. Diğer ihtimal, referandum sonuçlarını uygulamak yerine,
pazarlık için elinde koz olarak tutabilir. Aksi takdirde, zaten
erozyona uğramış olan iç politikadaki itibarı daha da sarsılır.
Bölgesel Kürt Yönetimi’nin karşı karşıya olduğu ekonomik, politik,
sosyal ve idari kriz daha da derinleşir.
24 Eylül ve sonrasında karar ve sonuç ne olursa olsun, Bölgesel
Kürt Yönetimi’nin bağımsızlık yolunda ciddi bir mesafe aldığı açık.
Bu sürecin nasıl işleyebileceği ve aşamalarına dair on yıl önce
Prof. Dr. Mustafa Aydın (Kadir Has üniversitesi Rektörü) ve
Neslihan Kaptanoğlu ile birlikte kaleme aldığımız bir rapor olası
gelişmeleri konu edinmişti. Türkiye Ekonomi Politikaları Vakfı’ndan
yayımlanan raporun ileri sürdüğü olası senaryolar, safhalar ve
öngörüler bugün teker teker gerçekleşiyor. “Riskler ve Fırsatlar
kavşağında Irak’ın Geleceği ve Türkiye” isimli rapora internetten
ulaşılabilir, sorunun tarihsel arka planı ve Türkiye’ye olası
etkileri ilgilenenler için faydalı olabilir.
http://www.tepav.org.tr/upload/files/1271232024r5640.Riskler_ve_Firsatlar_Kavsaginda_Irak_in_Gelecegi_ve_Turkiye.pdf
Elbette Kürt devleti ilanıyla Barzani’nin de tüm sorunları
çözülmeyecektir. Nitekim olası Kürt devleti, bir kara devleti
olarak kısa sürede jeopolitik açmazlarla yüzleşecektir. Özellikle
iç politikayı, rejim tipini etkileyecek ekonomik sorunların
baskısını hızla ve uzun yıllar hissedecektir. Zengin petrol ve
doğal gaz kaynakları bile tek başına rejim ve ülkenin geleceğini
uzun süre garanti altına almaya yetmeyecektir.
Yeni “Kürdistan’ın” muhayyel sınırları, en önemli sorun kaynağı
olarak görülebilir. Özellikle Kerkük ile
başlayan ve Araplar arası çatışma ortamının muğlaklığından
istifadeyle genişleyen topraklar ilk evrede iyi bir durum olarak
görünse de, bir süre sonra ciddi sorun kaynağı olacaktır.
Görünen o ki İsrail gibi bazı ülkeler bağımsızlık ilanın hemen
ardından Kürt devletini tanıyabilirler. Bu gelişme, uzun yıllar
sürecek bölgesel siyasi, ideolojik ve güvenlik tartışmalarını,
bitmez tükenmez krizleri, çatışmaları da beraberinde getirecektir.
Bu ülkelerin başında da Türkiye’nin geldiğini söylemek çok da
iddialı olmaz