Bugünlerde yine ilginç gelişmelere tanıklık ediyoruz. ABD Başkanı Trump, bir yandan donanmasını harekete geçirirken, bir yandan da “pervasız ve alaycı” bir üslupla Putin’e mesaj vermeye devam ediyor. “Hazırlan Rusya, çünkü füzeler gelecek; iyi, yeni ve ‘akıllı’ olacak! Kendi insanlarını gazla öldüren ve bundan zevk alan bir hayvanla ortaklık kurmamalısın!” diyebiliyor. Öte yandan, İngiliz ve Fransız siyasi liderler de Trump’a desteklerini açıkladılar ve askeri güç kullanmaktan çekinmeyeceklerini ilan ettiler.
Putin ve ekibi ise Trump’ın tersine bir tutum takındı. Davranış ve açıklamaları Batı dünyasında “kamuoyunun önemini” bildiklerini gösteriyor. Bu “stratejik cephe’de” tutunmak için gayet “sakin ve sağduyulu” açıklamaları sürdürüyor. Kampın diğer üyesi İran ise, her koşulda Suriye ve Hizbullah’ın yanın da yer alacağını ilan etti.
Günlük tartışmalara bakarsak, siyasi, diplomatik, askeri, psikolojik ve yakında tanıklık edeceğimiz ekonomik hareketlenmeler doğrudan Suriye ile ilgili görünüyor. Oysa bunlar sadece buz dağının görünen kısmı.