Peygamberimiz (s.a.v.) gördüğü bir rüyayı sahabesine anlatırken bizi ahirette nelerin kurtaracağına da işaret buyuruyor: Anne babaya iyilik, zikir, oruç, namaz, abdest, hac ve umre, sadaka, Allah korkusu, güzel ahlak, salavat…
Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bütün yeryüzüne gönderilmişti.
Onun daveti bir ırka, millete, kavme veya yöreye değil, bütün
insanlığadır. Onun için Kuran-ı Kerim'de "Ey Araplar!" tarzında bir
çağrı cümlesi bulamazsınız. Kuran'daki bütün hitaplar, "Ey
insanlar, ey iman edenler" şeklinde geneli kuşatır.
Kuran-ı Kerim, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) misyonunu, "Seni bütün
insanlığa müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik" (Bakara 19, Sebe 28,
Fatır 24, İsra 105, Furkan 56, Ahzab 45, Fetih 8) cümlesiyle
duyurmuştu. Hz. Peygamber (s.a.v.) insanlığın tümüne geldi. Hitabı
da, daveti de umumidir. Hâlbuki kendisinden önce gelen peygamberler
belli bir ırka, bölgeye veya kavme indirilmişti.
İşte bu Peygamber (s.a.v.) bütün çabasını insanlığın hidayetine
yönlendirdi. Önce imanı öğretti. Allah'a imana ve itaate çağırdı.
Sonra Yüce Rabb'e ibadet etmeye, kötülüklerden vazgeçmeye, ahlaki
zafiyetleri ıslah etmeye, erdemli tavırlarda bulunmaya davet etti.
Bazen konuşarak, bazen konuşturarak, bazen bakarak, sadece lisanı
haliyle (duruşuyla), bazen de ikna etmenin en güzel yöntemlerini
kullanarak bunu sağlamaya çalıştı.
EFENDİMİZİN RÜYASI