Eskiler, yüce Allah'ı hakikatiyle bilmeyi
"marifetullah" olarak tanımlamışlar. Bu bilmek
sıradan bir bilgi değil. Yüce Rabb'in hikmet ve sır kapısını
aramaya çabalayan bir kalbi marifettir. Bu marifete teslimiyet,
irfan, tevazu ve samimiyetle varılır. Yüce Allah, marifet kapısını
aralamadıkça insan o kapıdan giremez. O kapıdan girmek sadece
ibadet ve riyazetle de elde edilmez. İzin olmadıkça insan,
marifetullahın dışında nefis dereceleriyle meşgul olup durur. Belki
bütün bir ömür öyle geçer.
Nice insan Allah'ı tanımadan geçip giderken nice mümin ise marifete
varamadan ömrünü tüketir. İhlas Suresi'ndeki "De ki, (Ey
Muhammed! O kullara) Allah birdir"
tebligatı her ne kadar Kur'an'da yer alıyorsa da bütün varlığın
tümüne gönderilmiş bir davettir. Buradaki ehadiyet, yani birlik
sadece imandır ve bilmektir. Kıvama gelmek...