Pazartesi salıya bağlayan gece şaban ayının 15. gecesi ve Beraat
Kandili. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) bu gecenin faziletlerine dair
hadisleri var. Bu gecenin bereketinden ötürü birçok insanın affa
uğrayacağı haber verilmiştir. Bütün kandillerde olduğu gibi bu
kandilde de mümine bir fırsat sunuluyor aslında. Günahtan vazgeçme,
kendini hesaba çekme ve yeni bir sahife açma fırsatı. Kandillerin
faydası nedir diye soranların, hayatın gerçeklerinden uzak insanlar
olduğu kanaatindeyim. Cami ve cemaati dışındaki hayatı bilmeyen bir
insan; sağa-sola savrulmuş, ümidini yitirmiş, günahın ağırlığı
altında ezilmiş yüzbinlerce insanın hayatında bir kandilin ne anlam
taşıdığını bilemez elbette ki. O tür insanlar 'haram ve helal'
kavramlarına dini mahkûm etmişlerdir. Ellerindeki demir kamçılarla
insanları 'cehennem'e sürükleme gayretindedir. Dini tebliğciliği
beceremediklerinden, din hâkimi konumuna girmişlerdir. Kendilerince
dini en iyi bilen kendileridir. Zaten onlar olmasa din yaşanmayacak
ve akim kalacaktı. (Zaten çağımıza damga vuracak en büyük olay;
Müslüman'ın Müslüman'a çektirdikleridir. Yani başka düşmana gerek
yok.) Bizler insanımızın imanı üzerinde pazarlama yapan bu yavan
türlere uzağız. Hamd olsun insanları onlar gibi görmüyoruz. Bir
hurmanın yarım parçasıyla da olsa ateşten korunun diyen Hz.
Resul'ün (s.a.v.) bize öğrettiği gibi, bir geceyle de olsa
milyonların dikkatini; tevbeye, ümide, affa ve duaya çekmeye
çabalıyoruz. Konferans salonlarını dolduran yüzbinlerce
dinleyicimiz, insanların bizim gibi düşündüğünü
gösteriyor.