Sevgi de nefret de insanoğlu için olabilir iki zıt duygudur.
Ve bu iki duygu insanlarda genellikle nefsani endişelerden ve
menfaat duygularından beslenmektedir.
Yani kişi menfaati oldukça sever. Menfaati kesildi mi nefret
eder.
Müslüman için iki duygu da Allah rızası ölçeğinde
değerlendirilmelidir.
Allah için sev ve Allah için buğz et (uzaklaş) bu ilkenin
özetidir.
Peki Allah için sevmek ne demektir. Veya buğz etmek?
Karşındaki Allah'ın rızasını gözettikçe, Hz. Peygamber'e (s.a.v.)
bağlılığına devam ettikçe ona yakınlaşırsın; buradan uzaklaştıkça
da uzaklaşırsın.
Bizler, bu nedenle Yüce Allah'a imanın hemen akabinde Hz.
Peygamber'e (s.a.v.) bakışı gözetiriz. Kalben ve fikren O'na bağlı
olana mümin teslimiyeti ve yakınlığıyla yakınlaşırız. Buradan taviz
verene, başka hesabı olana, plan içinde olana ise mesafe koyar ve
hesabı Allah'a bırakırız.
Hayatta dost edinme kriterimiz budur. Dost kalma da aynı.
"Allah'ın ipine sarılın, kardeş olun, mümine mümin kardeştir,
birbirinizi sevin, safları sıkı tutun, bir vücudun organları gibi
olun, zalim de olsa, mazlum da olsa müminin yanında yer al (yani
kötü yoldaysa düzeltmek için yanında ol, iyi yoldaysa destekçisi
ol)" gibi bütün desturlar;
'el-hubbu lillah ve'l buğzu lillah' genel prensibini bize
fısıldıyor.
Sevmekte ve uzaklaşmakta temel ölçü Allah'tır. O'nun rızasıdır.
O halde birini neden sevdiğine bir daha bak. Menfaatte seninle
örtüştüğü için mi, Allah'ın rızası için mi?
Bunun cevabını verecek olursak; köydeki hacı teyze, dağdaki çoban
Rahman'ın rızasını tercih ediyor. Biz umum Müslümanlar ise,
dünyanın rızasını ve menfaatimizi tercih ediyoruz.
***
Rüyadaki dua
Adamın biri Efendimiz'e (s.a.v.) geldi. Ve şöyle dedi: Ey Allah'ın
Resulü.
Dün gece bir rüya gördüm.
Rüyamda bir ağacın arkasında secde ediyordum.
Bir de ne göreyim, a...