Son zamanlarda çoğalan bu çirkin ve rezil tacizler bizi
düşünmeye sevk etmelidir. Bu tür ruh hastası insanlar nasıl
çoğaldı. Nereden türediler. Bunlar hangi mezbelelikte çoğaldı.
Masum çocuklara musallat olacak kadar rezilleşen bu insanların
çoğaldığı ortamı nasıl tedavi etmeliyiz.
Elbette çocuk tacizleri dünyanın her tarafında bir problem olarak
duruyor. Ama bizim coğrafyamız, güçlü aile yapımız bu rezillikleri
engelliyordu. Yoksa bütün kutsalların hoyratça tartışıldığı bir
zemin mi bunlarda manevi hesap duygusunu azalttı.
Çocuk tacizine karışan insanların düşüncesi, aidiyeti, inancı bizim
için hiç önemli değil. Bu hal hiç ama hiç bir hafifletici
gerekçeyle önümüze gelmemeli. Tacizcinin gözünün yaşına
bakmamalıyız. Hiçbirine toleranslı davranmamalıyız. Hiç ama
hiçbirini koruyamayız. Birini korumak böyle bir düşünce o
iğrençliğe ortak olmak demektir.
Sokak, okul, yurt, aile velhasıl bu taciz nerede olursa olsun
üzerine en sert şekilde gitmeliyiz.
Çocuk tacizleriyle ilgili sert müeyyideler getirilmeli. Ve bu
müeyyideler bana göre üç unsuru taşımalı:
1- Tacize uğrayan çocuğun ve ailesinin hakkını savunacak ve
yüreğini rahatlatacak bir müeyyide.
2- Kamunun -halkın- vicdanını rahatlatacak bir müeyyide.
3- Benzeri olayların olmasını engelleyecek ve caydırıcı özellikte
olacak bir müeyyide -ceza-.
4- Tacizcileri koruyan, örten, onlara sessiz kalan kim varsa onları
da bu suçun ortağı sayacak bir müeyyide.
5- Tacize uğrayan çocukların kimliğini ve ailesini devletin
güvencesinde bulunduracak şekilde ortada konuşulur olmaktan
koruyacak bir müeyyide.
6- Çocuğun rehabilite olmasını sağlayacak bütün harcamalarda;
tacizcinin vasilerini, kurumunu, yurdunu yani ihmali olanları
sorumlu tutacak bir müeyyide.
UYUŞTURUCU BELASI
Uyuşturucu kullanımının yaş itibariyle aşağıya doğru hızla indiği
bir gerçek; tedbir almalıyız. Özellikle gençlerin, geleceğimiz olan
gençlerimizin uyuşturucu aldıktan sonra istem dışı hareketlerle
caddelere yığılmaları, hayattan kopmaları, ailelerine umut
olamamaları bizi ilgilendirmelidir. Bizi yaralamalıdır. İçimizi
acıtmalıdır. Uyuşturucu çoğu kez manevi boşluktan başlıyor.
Kandırılma, doyumsuzluk, yanlış ortam ve kötü arkadaş uyuşturucunun
başlıca sebeplerindendir.
?KADINA ŞİDDET
Kadınlara yönelik şiddetin azalması elbette ciddi bir eğitim ve
manevi hassasiyetlerle sağlanabilir. Sözde kadına saygılıyız.
Annemize, bacımıza, teyzemize saygılıyız. Ama eş olarak seçtiğimiz
kadınlara ne yazık ki aynı saygı ve sevgiyi gösteremiyoruz. Bu
konuda önyargılıyız. İki yüzlü davranıyoruz. Eşimizi hâlâ -el
kızıgibi görüyoruz.
Kadınlar bizim vicdanımızdır. Denge unsurumuzdur. Kızımıza, teyze
ve annemize gösterdiğimiz saygı neyse eşimize de aynısını
göstermeliyiz. Bu hususta şunlara dikkat edebiliriz:
1- Özellikle boşanma aşamasında erkek ve kadına devletin
himayesinde psikolojik destek şartı getirmeliyiz. Birkaç seans
belki.
2- Boşanma halinde çocukların baba ve anneye eşit oranda
gösterileceğini garanti altına alacak tedbirler almalıyız. Zira
birçok cinayet veya şiddetin sebebi çocukları paylaşamamaktır.
3- Boşanan kadına verilen ve hayat boyu süren nafaka konusu yeniden
konuşulmalı. Nafaka çocuklar büyüyünceye kadar devam etmeli. Ama
eşe verileni bir müddet sonra devletin uhdesinde verilebilir. Zira
şiddet ve cinayetlerde maalesef bu da önemli bir yer tutuyor.
4- Boşanmanın hayatın sonu olmadığı; boşanan herkese potansiyel
günahkâr gibi bakmanın yanlış olduğu işlenmeli.
5- Kadına şiddet uygulayan eşin Allah katında çirkin bir ahlak
sahibi olduğu, Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından şiddetle kınandığı
anlatılmalıdır. İmanla zulmün aynı yerde ve aynı anda
buluşamayacağı işlenmelidir.
6- Evinde şiddet gören kadın hakkında bilgisi olup da bunu gizleyen
kim varsa, hepsinin mutlaka sorgulanması gerekir. Aile fertleri,
apartman sakinleri veya yöneticileri. Sorumluluk miktarınca. En
azından vicdanen sorgulanmalılar. Zira bana dokunmayandan bana ne
anlayışı, toplumu yaralayacak bir noktaya geldi.
?ANAOKULUNDAN BAŞLAMALIYIZ
Milli Eğitim Bakanımız'a çağrımdır bu;
Yeni bir başlangıç yapmalıyız. Mevcut olan nesil bizim. Sevabı ve
günahıyla. Eksiği ve fazlasıyla. Fakat gelecek nesli ve gençliği
baştan inşa etmeliyiz. Anaokulundan, ilkokuldan başlayarak davranış
bilgisinden, dini bilgilere, ahlaktan vicdana bütün müspet
duyguları harekete geçirecek ciddi bir müfredat lazım. Milli Eğitim
ve ilgili birimler lütfen bu konuda ciddi bir toplantılar serisi
başlatmalı ve üniversiteye kadar devam edecek bir ilmi, dini
düzeltme ve eğitim hamlesi başlatmalı. Problem olan her konuda.
Bu coğrafya bizim. Biz bu coğrafyadayız. Bu halk da bizim. Bizden
yani. Düzeltmeyi bizim yapmamız lazım. Bize uygun bir hamle
başlatmalıyız.
Özellikle anaokul-lise dönemi kalıcı eğitim ve ahlakın oluştuğu bir
dönemdir.
Uygulamalı olarak en basitinden en karmaşığına kadar çocuklarımızı
eğitecek bir müfredat koymalıyız.
Ezbere dayanan, faydasız ve uygulama alanı olmayan bilgi yığını
yerine; kalıcı, faydalı etütler devreye sokulmalıdır. Komisyonlar
yeniden toplanmalı ve aklın, bilimin ve manevi hassasiyetlerin
egemen olduğu bir bilgi aktarımı sağlanmalıdır.
Çocuk tacizleri, kadına şiddet, hak hukuk tanımama, başkasına saygı
duymama, vicdansızlık, bitmez ve tükenmez bir aç gözlülük, ölçüsüz
bir ego, ahiret bilincinin kaybolması ve daha ötesi yığınla
kırılmışlığın sebebi iyi bir gençlik yetiştiremediğimizdendir.
Kaybedecek zamanımız yok. En basit örneğiyle mesela; kırmızı
ışıktan geçmeyi hem suç, hem hak hukuk çiğnemesi görecek, hem kul
hakkı görecek ve hem de günah sayacak ve bütün bunları vicdanında
sorgulayacak bir gençlik yetiştirmeliyiz.
Ve son bir soru: Bizim; çok disiplinli, çalışkan kanun ve nizama
saygılı, her şeyi düzenli herhangi bir toplumdan ne eksiğimiz var?
Hiçbir eksiğimiz yok. Bilakis fazlamız çok. Bir de kendi farkımıza
varabilsek.
?KALBİNİ DÜZELTİRSEN
Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: 'Dikkat ediniz. İnsanın
bünyesinde bir et parçası vardır. Eğer o düzgün olursa bütün vücut
düzgün olur. Eğer o bozulursa bütün vücut bozulur.' (Buhari, İman,
39; Müslim, Müsakat, 107) İnsanın manevi sigortası kalptir. Kalp
inanç ve niyet itibariyle sağlıklı oldu mu insan da manen sağlıklı
ve sağlam olur. Ama kalp bozuldu mu, bu hastalık bir anda bütün
vücuda yayılır. Bütün vücudu bozar. Maddi planda da bu böyle değil
mi? İnsanın kalbi teklerse bütün vücut dengesini yitirir. Maddi
kalbin doktorunu dinliyorsunuz. "Uzak kal" dediklerinden uzak
kalıyorsun. Manevi kalbin de doktorunu dinlemen lazım.
İLAHİ KAPINA GELDİM
Şair ne güzel demişti; İlahi! Günahkâr kulun sana geldi.
Günahlarını itiraf edip sana yalvarıyor. Eğer affedersen bu senin
şanındandır. Eğer kovarsan, senden başka kim merhamet eder ki!