Bir gün Hz. Aişe, kuması olan Hz. Safiye hakkında "kısa boylu
kadın" tarzında bir tarif kullanır. Hz. Peygamber (sav) bu
tanımlamadan rahatsız olur. Şöyle buyurur:
"Aişe! Sen öyle bir söz söyledin ki şayet bu söz denize karışsaydı,
onun suyunu bile bozardı." Hz. Aişe, "Ama ben iftira atmadım. Onun
fiziğini tarif ettim" dese de Hz. Peygamber (sav) bunu kabul etmez
ve şöyle açıklar: Onun yüzüne karşı söylediğinde onu rahatsız
edecek olan şeyi onun arkasından söylersen, buna gıybet denir. Sen
onda olmayan bir şeyi söyleseydin bunun adı iftira olurdu.
Hz. Peygamber (sav) daha sonra Miraç'ta gördüğü şu manzarayı
aktarır: "Ben Miraca çıktığımda bakırdan tırnaklarıyla yüzlerini ve
göğüslerini tırmalayan insanlar gördüm. "Bunlar da kim?" diye
sordum.
Bunlar, insanların namus ve şereflerini arkalarından çekiştiren
insanlardır, diye bana bilgi verdiler.
HANGİ TARAFA YAKIN SINIZ?
Bir gün Peygamberimiz (sav) şöyle anlattılar:
- Vaktiyle eski milletlerde doksan dokuz kişiyi öldürmüş bir adam
vardı. Bu zat yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu.
Ona bir rahibi gösterdiler. Bu adam en bilgin din adamıdır,
dediler.
Bu adam rahibe giderek:
"Doksan dokuz adam öldürdüm. Tövbe etsem kabul olur mu?" diye
sordu.
Rahip, "Hayır, kabul olmaz" deyince adam rahibi de öldürdü. Böylece
öldürdüğü adamların sayısını yüze tamamladı.
Sonra yine gezerek en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir
âlimi tavsiye ettiler. Dediler ki bunun ilmi daha çoktur.
Onun yanına giderek: "Yüz kişiyi öldürdüm.
Tövbem kabul olur mu?" dedi.
Âlim: "Elbette kabul olur. İnsanla tövbesi arasına kim girebilir
ki! Sen falan yere git. Oradakilerle birlikte Allah'a ibadet et.
Allah seni affeder" dedi.
Adam denilen yere gitmek üzere yola çıktı. Yarı yola varınca ömrü
sona erdi ve vefat etti.
Rahmet melekleriyle azap melekleri o adamı kimin alıp götüreceği
konusunda tartışmaya başladılar.
Rahmet melekleri şöyle dediler: "O adam tövbe etti. Yeri cennettir"
Azap melekleri ise: "O adam hayatında hiç iyilik yapmadı ki! Onun
yeri ateştir." Bunun üzerine Allah'ın emriyle insan kılığına girmiş
bir melek çıkageldi. Melekler onu aralarında hakem tayin
ettiler.
Hakem olan melek: "Geldiği yerle gideceği yeri ölçün. Hangisine
daha yakınsa, adam o tarafa aittir" dedi.
Melekler iki mesafeyi ölçtüler. Gitmek istediği yerin daha yakın
olduğunu gördüler.
Bunun üzerine onu rahmet melekleri alıp götürdü.
Denir ki; aslında kötülerin bulunduğu yere daha yakındı ama Allah
yeri yakınlaştırdı ve gitmeyi istediği yere daha yakın oldu.
"KEŞKE BİR DE GECE NAMAZI KILSA"
Abdullah ibni Ömer (r.a) anlatıyor:
Peygamber Efendimiz zamanında, Sahabeden biri bir rüya gördüğünde
mutlaka onu Rasûl-i Ekrem'e anlatırdı. Ben de buna imrenir içimden
kendime şöyle derdim:
"Keşke ben de bir rüya görsem ve Resûlullah'a anlatsam." O dönemler
henüz çok gençtim, yaşım küçüktü.
Bir gün mescitte uyumuşken rüya gördüm.
Rüyamda, iki melek beni alıp doğruca cehenneme götürdüler.
Cehennem, kuyu duvarı gibi taşla örülmüştü.
İki de direği vardı. Orada Kureyş kabilesinden bazı tanıdıkları
gördüm be gördüğüm şeylerden korktum ve:
"Cehennemden Allah'a sığınırım Cehennemden Allah'a sığınırım
Cehennemden Allah'a sığınırım!" diye bağırmaya başladım.
İşte o sırada onların yanına başka bir melek geldi, ve bana
"Korkma!" dedi. Bir de elimde kalın ipek kumaş parçası gibi bir şey
vardı. Onunla cennetin neresine işaret etsem, oraya doğru
uçuyordum.
Bu rüyamı Peygamber Efendimizin eşi Hafsa ablama anlattım O da
Rasûl-i Ekrem Efendimize söyledi.
Bunun üzerine Allah'ın Resûlü:
"Abdullah ne iyi adam! Keşke bir de gece namazı kılsa!"
buyurdu.
***
BİR DUA
Ebul Vefa Hazretleri'nin duası
Ya Allah ! Dünya ve ahirette karşılaşacağım her bir korku için
lailaheillallah'ı, her keder ve üzüntü için maşaallah'ı, her bir
nimet için elhamdülillah'ı, hayret verici her şey için
subhanallah'ı, Her bir günah için estağfirullah'ı, her darlık için
hasbünallah'ı, her musibet için inna lillahi ve inna ileyhi
raciun'u, her bir kaza ve kader için tevekkeltü alellah'ı her bir
itaat ve isyan hareketi için la havle vela guvvete illa billahil
aliyyul aziim'i, hazırladım. Ey Rabbim! Bize arttır da eksiltme,
bizi şereflendir de hor ve hakir kılma, bize ver de mahrum bırakma,
bizi seç de üzerimize ihtiyar etme. Bizden razı oluver bizden kabul
eyle. Ey Kerem sahibi! Ey esirgeyenlerin en merhametlisi! Duamı
kabul eyle. Hamd âlemlerin Rabbi'ne mahsustur.
***
BİR AYET
Ölçüyü tam yapın. Eksik verenlerden olmayın. Doğru terazi ile
tartın. İnsanların mallarını ve haklarını eksiltmeyin. Yeryüzünde
bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. (Şuarâ, 26/181-183)
***