Dindarlık zayıflamıyor, bilakis Müslümanlık günden güne daha da güçleniyor. Dinin mensupları da her batıl zihniyeti gördüğünden ve hatta bazen gafletle merak edip yanaştıktan sonra İslam dışında her şeyin içinin boş olduğunu fark edip kendini sorgulamaya başlıyor. Zaman zaman imani, menfi noktalarda savrulmalar yaşanır. Bu savrulmalar kişiyi daha güçlü kılar. Her tereddüt, arkasından samimiyetle bağlılık getirir.
HANZALA'NIN PİŞMANLIĞI
Hanzala, sahabidendir. Peygamberimizin kutlu cemaatindendir. Bir gün eve gelir ve çocuklarıyla hemdem olur. Şakalaşır herkes gibi. Ama sonra birden duraksar. Zira bu esnada Medine mescidindeki manevi hâli unutur. Peygamberimizin yanındaki haletiruhiye kaybolmuştur. Evden fırlar, deli gibi sokakları geçer. Arada bir de söylenir: "Hanzala münafık oldu." Kendini öyle görür.
Yolda Hz. Ebubekir'le karşılaşır. Ve bu hâlin gerekçesini fısıldar. Resulullah'ın yanındayken hâlimiz başka ama eve gidince bu hâlden sıyrılıyoruz. Aslında Hz. Ebubekir'de o hâldedir. Şöyle der: "Hadi Resulullah'a gidelim." Öyle ya; ne mutlu onlara. Gönüllerin doktoru aralarında. Hastalık belli, çözüm orada. İki dost endişeyle huzura varıp...