Denir ki, iman edenler Hz. İsa'ya gittiler. Şöyle dediler: "Ey
Allah'ın Peygamberi! Dua ettiğinizde hastalar iyileşiyor.
Sıkıntıları gidiyor. Bize de şu duaları öğretin. Öğretin ki biz
sürekli sana gelip de dua istemeyelim. O duayı biz de
okuyalım."
Hz. İsa bu istek ve ısrar üzerine hastaların şifası için yaptığı
duaları bu kişilere öğretti. Adamlar çekip gittiler. Lakin kısa bir
müddet sonra geri dönüp şöyle dediler: "Ey Allah'ın Peygamberi! Biz
sizden öğrendiğimiz duaları yaptık. Ama hastalarımız bir türlü şifa
bulmadılar. Acaba bize yanlış dua mı öğrettiniz? Veya yaptığımız
dualarda eksik mi vardı?"
GÜNAHSIZ AĞIZ LAZIM
Hz. İsa dedi ki: "Okuyun bakalım öğrettiğim duaları." Adamlar
okudular. Dualar doğruydu. Bunun üzerine Hz. İsa şöyle dedi:
"Dualar doğru ama ağız yanlış. Ağız aynı ağız değil. Benim ağzımla
olmadığı müddetçe o dualar kabul olmaz."
Temiz ağız, ürperen yürek olmadıkça yapılan dua da, niyaz da makbul
değildir. Duanın nefsani bulutları dağıtması lazım.
'HELAL LOKMA YE EY SAD'
Sad b. Ebu Vakkas bir gün Hz. Peygamber'e şöyle dedi: "Allah'ın
Peygamberi! Bana dua edin de Allah yaptığım bütün...