Bilindiği gibi Kur'an-ı Kerim 23 yıllık bir süreçte Hz.
Peygamber'e (s.a.v.) indi. Hz. Peygamber (s.a.v.) kendisine inen
ayetleri hayata tatbik etti.
Efendimiz'in (s.a.v.) etrafındaki sahabe de bu olayların tümüne
şahit oldu.
Efendimiz'den (s.a.v.) alacaklarını aldılar. Öğrendiler.
Yorumladılar. Anlayışlarının farklılığına göre farklılaştılar.
Hz. Peygamber'in (s.a.v.) vefatından sonra dört halife ( Hz. Ebu
Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz.
Ali) dönemi geldi. Bu büyük sahabe de Kur'an-ı Kerim'in -nassı ve
Hz.
Peygamber'in (s.a.v.) uygulamalarını esas kabul ederek İslam'ı
hayata tatbik ettiler. Fetvalar verdiler. Bu dönem aynı zamanda
fetihlerin çoğaldığı, sahabenin de İslam beldelerine dağıldığı ve
Efendimiz'den (s.a.v.) duyduklarını, gördüklerini insanlara
aktardıkları dönemlerdir.
İbnMesud, İbn Abbas, İbn Ömer gibi sahabelerin Kur'an tefsiri,
hadis bilgisi ve içtihatları bu döneme damga vurdu.
Bu dönem aynı zamanda Kur'an ve Sünnetin yorumlandığı Irak, Hicaz,
rey, hadis ekollerinin de göründüğü zaman dilimine denk gelir.
Değişik beldelere dağılan İbn Mesud gibi sahabenin fetva ve
tefsirlerinden etkilenen büyük âlimlerin yetiştiği tabiin
dönemidir. Hasanı Basri (üç yüz sahabe ile görüşmüş bir âlim),
Katade, Said bin Müseyyeb, İbrahim Nehai, Zühri, Alkama gibi büyük
alimler Kur'an-ı Kerim, sahih hadisler, sahabenin içtihatları -
fetvaları veya rivayetleriyle belli bir metodoloji içinde İslam'ı
yorumladılar. Yakın dönemde gelen ve Hicaz ekolünün imamı olan İmam
Malik, Ebu Hanife, İmam Şafii ve Ahmed bin Hanbel gibi büyük
müçtehitler bu yapılaşma ve sistemleşme dönemini daha ileriye
taşıdılar.