Hz. Peygamber (s.a.v.) gençleri son derece önemser ve onları
önemli görevlere tayin ederdi. Şöyle buyurmuştur:
"Ben peygamberliğimi ilan ettiğimde gençler yanımda ihtiyarlar ise
karşımda durdu."
Gençlerin kalbi yumuşaktır. Onları uzaklaştırmamak lazım. İnternet,
dünyanın gelişen ve değişen şartları, gençleri birçok konuda
zorluyor. Birçok genç üniversiteye girdiğinde farklı ve yepyeni bir
dünyayla karşılaşıyor. Kendini koruyabilenler olduğu gibi ahlaki
savrulma, uyuşturucu belası gibi zafiyet geçirenler oluyor. Bunlara
bir de gençleri dine yönlendirmesi gerekirken sırf tahrip ve tahrif
etmek için gençlerin aklını çelmeye çalışan bazı din orijinli,
ilahiyat veya felsefe kökenli bazı kişilerin yayınları da eklenince
büyük bir yıkımla karşı karşıya kalıyoruz.
Geçenlerde bir ilimizde yanıma gelen bir vatandaşımız Hz.
Peygamber'den (s.a.v.) rahatsız olan sözde bir ilahiyatçının
eserini okuyan bir genç akrabasının maymundan evrime inanmaya
başladığını ve deist olduğunu aktardı.
Yine başka bir ilimizde bir imamhatip şöyle dedi: Hocam! Camide
vaaz veya hutbede Hz. Peygamber'den (s.a.v.) bahsettiğimizde yüzünü
buruşturan kişiler oluyor. Elbette ilahiyat camiasının büyük kısmı
son derece saygın ve onurlu kişilerdir.
Onlarla onur duyuyoruz. Ancak maalesef gençleri uçuruma yuvarlayan
bazı kişilerin varlığı inkâr edilemez. Bunun bir proje olduğu
kanaati günden güne netleşiyor.
Bu manzara içinde bizim de gençlere karşı sorumluluklarımız ve
görevlerimiz daha elzem hale geliyor.
Dini açıdan gençlerle ilgili sorumluluklarımız arasında şunlara
işaret edebiliriz:
1- Gençleri temiz ve duru bir Kur'an mesajına ve Hz. Peygamber'in
(s.a.v.) ahlakına, sünnetine yönlendirmeliyiz.
2- Hurafe ve bid'attan uzak bir anlayışı onlara takdim
etmeliyiz.
3- Hz. Muhammed (s.a.v.) olmadan İslam olmaz. Kur'an olmaz. Zira
Kur'an'ı bile getiren de o. Açıklayan ve uygulatan da O.
4- Yüce Allah'ın müsaade ettiği bir şekilde Hz. Peygamber'in
(s.a.v.) şefaati olacaktır. Kimse Allah'a rağmen bir şefaat
iddiasında zaten olamaz.
5- Yüce Allah'ın bildirdiği kadarıyla Hz.
Peygamber (s.a.v.) gaybi -geleceği- bilir. Ve bilmiştir.
6- Kabir suali, kabir azabı, beden ve ruh ile dirilme, kader,
cennet, cehennem, sırat, terazi, haktır. Olacaktır.
7- Hz. Peygamber'in (s.a.v.) birçok mucizesi vardır. Kur'an'ın en
büyük mucizesi Hz. Peygamber'dir (s.a.v.). Kur'an'ın bizzat
kendisine Hz. Peygamber'in (s.a.v.) mucizelerine işaret
edilmiştir.
8- Gençleri evlatlarımız gibi görmeliyiz.
Onları kucaklamalıyız. Onları dışlamamalıyız.
Ötekileştirmemeliyiz.
9- Gençlerin uzun zaçı, kulaklarındaki küpe, kollarındaki dövme,
çenelerindeki sakal gibi alışkanlıkları onları dinden çıkarmaz. Bu
tür alışkanlıklar onları dışlamaya sebep olmamalıdır.
10- Bu ülkedeki her genci kazanmalıyız. Onları yanlış yoldaki
grupların oluşum ve örgütlerin kurbanı yapmayalım.
11- Sabah üniversiteye cebinde 10 lira ile giden ve arkadaşına bir
çay bile ısmarlayamayan gençlerin varlığını unutmayalım. Devletin
yaptıklarının yanı başında bizler bu gençler için neler
yapabiliriz. Düşünelim.
12- Gençleri hor görenler eğer bir gün gençlerin yerinde olsalardı
inanın ki yığınla yanlış şeyler yaparlardı.
13- Üniversitedeki gençlerin aile özlemi çektiklerini, ailelerinin
de onların özlemini çektiklerini unutmayalım.
14- Öğrencilerin siyasi kutuplaşmalarına müsaade etmemeliyiz.
Onların ülkenin umudu olduklarını onlara anlatmalıyız.
Öğrencilerin hedefi bilimsel faaliyetlerine devam edip ülkeye
katkıda bulunmalarıdır.
15- Herhangi bir gencimizin bir yanlışı olabilir. Kimin yanlışı yok
ki! Bunu onların aleyhinde kullanmak yanlış bir yaklaşım
tarzıdır.
16- Her üniversitedeki genci -kız veya erkek olabilir- kendi
evladınız gibi görün. Evladınıza istediğinizi onlardan isteyin.
17- Gençlerin, yıkıcı, dinden soğutucu, manevi yönlerini dumura
uğratan yönlendirmelerden uzak tutulmaları gerekiyor.
18- Her gencin maddi geliri, aile durumu bir değil. Sıkıntıya
uğrayan gençlere yardım edecek ve ama onları ileride istismar
etmeyecek, sadece veren ve ama verdiğini günün birinde önüne
koymayacak birileri lazım. Sivil yardım kuruluşlarının çoğalması ve
üniversitedeki yoksul çocukları mercek altına alması lazım. Yani
onlara sevgi ve yardım elini, onları rencide etmeden
ulaştırmalıdır.
Kısacası; gençlerin hem dini ve hem de diğer noktalarda
kendileriyle ilişki kuracak, onları dinleyecek, yardım ve destek
elini uzatacak yüce gönüllere ihtiyacı var. Devlet ve ilgili
bakanlıklar gençlere maddi ve manevi destekte bulunuyor. Peki,
ülkenin güçlü şirket ve ticaret erbabı bu konuda özel bir fon
oluşturamaz mı? İşadamından direkt öğrenciye ulaşacak bir kardeşlik
eli. Her şeyi devletten beklemek doğru bir yol değil.