İslam'ı "güzel ahlak" olarak özetlersek yanlış yapmış olmayız.
Namazın, orucun, zekâtın, haccın hedefi, güzel bir ahlak
oluşturmaktır.
Komşu hakları konusundaki uyarılar, kötü söz söylememek, gıybet
yapmamak, zulmetmemek, mazlumun yanında olmak, boş ve faydasız sözü
yaymamak, abesle meşgul olmamak, insanları aldatmamak, sözünde
durmak, emanete ihanet etmemek, insanların mahremini kurcalamamak,
başkasının ayıbından önce kendi ayıplarıyla meşgul olmak... Evet,
bunların hepsi güzel ahlakın pratikteki yansımaları değil mi?
Kişi hacca gitmesine rağmen bu menfi (negatif) işlerden birini
yapıyorsa haccından bir haz almamış demektir. Halkımızın zarif
deyimiyle, "Hacda Hz. İbrahim'in sesini değil, şeytanın sesini
dinlemiştir".
Kişi namaz kılmasına rağmen negatif işlerde yoğunlaşıyorsa, bu
namazı eğilip kalkmaktan ibarettir. Namazı namaz olamamıştır.
Namaz, günah ve kötülükten alıkoyardı ama onun namazı alıkoymamış,
yani manen kılınmamış hükmündedir. O belki fıkhen namazın kazasını
yapmayacaktır ama bu namazından dolayı tövbe etmeden de
sorumluluktan kurtulamayacaktır.