Çarşambayı perşembeye bağlayan gece Rebiul Evvel'in 12'si. Yani
sevgili Resul'ün doğduğu gün. Mevlid Kandili. Mübarek olsun. Geçen
zaman Hz. Peygamber'i (s.a.v.) bırakın unutturmayı O'na olan
ihtiyaç ve hasretimizi aksine daha da katmerleştirdi. Bugün her
günden daha çok O'nun örnekliğine ve önderliğine muhtacız. El- Emin
vasfına; güvenilirliğine, el-Beşir vasfına; müjdeleyiciliğine;
En-Nezir vasfına; uyarıcılığına, muhtacız.
Bundan ötürü de 'Sizin için Allah'ın Resulünde güzel örnek var'
buyuruldu. Şüphesiz 'Sen (Ey Resul) büyük bir ahlak üzerinesin'
buyuruldu. 'Seni ancak âlemlere rahmet olasın diye gönderdik'
buyuruldu. O'nun örnekliği yaşamını anlamak ve anlatmakla ancak
mümkün olur. Bunun ise sadece Kur'an ayetlerini tebliğ ve aktarımla
olmayacağı aşikâr. O'nu tanımak zorundayız. Neye nasıl tepki
verdiğini, hangi emri veya yasağı nasıl uyguladığını, hangi ayeti
nasıl işlevlendirdiğini, hangi ayeti nasıl yorumladığını, ayette
özlü olarak geçen bir kuralı nasıl açıkladığını -beyan- ondan
öğrendik.
Kur'an'dan ve elbette İslam'dan Hz. Resul'ü (s.a.v.), Nebi'yi
çıkardığımızda ortada ne kelam kalır ve ne de İslam.
Zor dönemlerde Hz. Resul odaktır
Zor bir coğrafyadayız. Fitnenin ve kaosun dünyayı sarstığı bir
dönemi yaşıyoruz. Binlerce tezgâh dönüyor. İslam âlemi
parsellenmeye çalışılıyor. Düzmece örgütler, liderler ısmarlanıyor.
Kurtlar puslu havayı yakalamış gibi. Ahlaki çöküntü zaten etrafı
yeterince taaffun etmiş.
Bu mevlid tam da bu ortamda yüreğimize bir ışık gibi düşer mi acaba
diyorsun. Dünyanın yamyamlarına yem olmamak için beraberliğimizi,
kardeşliğimizi yenileyebilir miyiz acaba! Ufak hesapları göz ardı
edebilir miyiz? Beklenenin aksine insanlığın ve özgürlüğün
düşmanlarını şaşırtabilir miyiz?
Elbette her fikrin, düşüncenin, inancın arsızlığına, sivriliğine
tahrikçiliğine, tetikçiliğine sığınanı da vardır, makul olanı da.
Bizler makuller üzerinden bu çağrıları çoğaltabiliriz. Hangi
siyasi, politik, etnik ve mezhepsel düşüncede olursak olalım ülkeyi
ve insanını sahiplenmede bir olabilir miyiz veya niye olmayalım.
Neticede bu vatan zarar görürse kazanacak yoktur. Hainler
hariç.
Hz. Resul'ün (s.a.v.) Medine anayasasını inşa ettiğinde Yahudiler
dahil olmak üzere Medine çevresindeki putperestleri dahi 'vatandaş'
güvencesine aldığını unutmadık.
Hz. Ali'nin zor iktidar döneminde tahta kılıç edinen sahabenin
yaptığı gibi; bu ülkeye ihanet etmeyenlerin ihanete bulaşmayanların
birbirlerine karşı 'tahta kılıç'; zalimlere karşı ise çelikten
kılıç edinmek zorundayız. Çelikten kılıç edinmek illaki savaşmak
değil elbette. Güçlü olmaktır. 'Çelikten kılıç' edinme zamanı geldi
bence. Baksanıza ülkemizden rahatsız alanlar ülkemize olan
hınçlarını bütün değerleri düşman ve hedef alarak ortaya
koyuyorlar. O halde bu oyunu bütün farklılıklarımıza rağmen
bozmalıyız; bu çağrım, dindara, dindar olmayana, laik olana,
ulusalcıya, Sünniye, Aleviye, Türk'e, Arap'a, Kürt'e velhasılı bu
ülkede yaşayan her insanımıza. İhanet etmemek ve ülkeyi satmamakta
olanlara.
Bu olabilirse o zaman Mevlid-i Nebi kutlanmış olur. Ders almış
oluruz. Yoksa sadece 'mübarek olsun'la Efendimizi memnun ve huzurlu
kılamayız.
Mevlid kandilinizi kutlarım. Kandil gecesi inşallah hep beraber
-Çarşamba akşamı- ATV'de olacağız. Duada buluşalım o gece.