Dünya Müslümanları, hak ettikleri saygınlığın, huzurun, refahın,
insanca yaşamın, dik duruşun, evlatlarına insanca bir hayat
sunabilmenin çok uzağındalar. İslam beldelerinin bir kısmındaki bu
azınlıklar büyük çoğunluğa hayatı zindan etmektedirler. Kan
dökmekteler. Dinlerini mezheblerine feda etmiş durumdalar.
Kendilerine Müslümanlar.
"La ilahe illallah" tan anladıkları kayıtsız ve şartsız Allah'a
iman değil; mezhep ve meşreplerini onaylayan bir ilaha
teslimiyettir. Maalesef manzara budur. Hâlbuki onurlu bir
Müslümandan beklenen; Allah'a iman, adalet, merhamet, elbirliği,
barış ortamını tesis, dayanışma, problemlerde Kur'an-ı Kerim'i
hâkim tayin etme, en yakın akrabası bile haksızlık etmişse onun
karşısına dikilme ve temiz bir hayatın akabinde ahirete gitmesi
beklenir.
Müslüman ırkıyla, nesebiyle, aşiretiyle övünmez; Müslüman imanıyla,
vicdanıyla, haysiyetiyle, insanlığıyla, onuruyla, bilinciyle,
merhametiyle, kardeşlik şuuruyla övünür.
Müslüman iftira atmaz. Başkasını haksızca lekelemez. Fitneye ve
lekelenmeye de direnir.
Müslüman kendi iffet ve onuruna düşkün olduğu kadar başkasının
iffet ve onuruna da düşkün olmalıdır.
Müslüman yılışmaz. El pençe durmaz. Eğilip bükülmez. Korkak,
ikiyüzlü, karaktersiz olmaz.
Müslüman ırkını, aşiretini, nesebini bir üstünlük sebebi görmez.
Çünkü babasını annesini seçemediği gibi yukarıda saydığım
hususlarda da seçici olamaz. Niye bu ırktanım diye soramaz. Bununla
da övünemez.
Müslüman dilini de üstünlük sebebi göremez, övünmez de yerinmez de.
Cennete götüren dil olmadığı gibi, cehenneme götüren dil de
yoktur.
Müslüman kendi evladına, akrabasına, dostuna gösterdiği özveriyi
başkasının evladına da, akrabasına da göstermelidir. Göstermiyorsa
ve yetkili bir makamda ise emanete ihanet etmiş olur. Zulmetmiş
olur.
Müslüman kendi inancında olmayan insan hakkında da vicdanlı
davranır.
Müslüman büyüklenmez. Kibirden nefret eder. Başkasının önünde
eğilmesinden rahatsız olur. İnsanların kendisinden ürkmesinden
ürker. Zalim ve diktatör gibi algılanmaktan utanır.
BİR AYET
Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet
ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha
sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, Allah'a karşı gelmekten
sakınmaya daha yakındır. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz
Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. (Maide 5/8)
BİR DUA
Hz. Muaz ile Bilal'in duaları
Allah'ım! Gözler uyumuş, yıldızlar kaybolmuştur. Sen ise sağsın ve
her şeyi kudret elinde tutansın. Allah'ım! Cenneti arayışım ağır,
ateşten kaçışım zayıftır. Allah'ım! Bana bir vaadde bulun ki,
kıyamet günü senin vaadine dayanayım. Şüphe yoktur ki, sen vaadine
muhalefet etmezsin.
BİR HADİS
"Zenginlik mal çokluğuyla değildir, bilakis zenginlik göz
tokluğuyladır." (Buhari)
BİR ESMA
El-Hakem: Mutlak hakim, hakkı batıldan ayıran, hikmet sahibi.
BİR SÜNNET
Misafire bir bardak su bile olsa ikramda bulunmak, mümkünse etli
yemek ikram etmek.
SORU - CEVAP
Mahkeme yoluyla gerçekleştirilen boşanmalar bir bain talak
(boşanma) olarak geçerlidir. Yani eşinizle dinen de boşanmış
olursunuz.
Sağlık veya yaşlılık nedeniyle hacca gidemeyen kişiler,
masraflarını karşılamak suretiyle başkalarını vekil olarak hacca
gönderebilir. Fakat vekil gönderecek parayı fakirlere sadaka olarak
vermekle veya bir hayır kurumuna yardım yapmakla hac görevini
yerine getirmiş sayılmazlar. Böyle yapanın hac borcu düşmez,
sadakasının sevabını alır.
Oruçlu iken ciddi bir tıbbi problem oluşursa veya hayatınızı
tehlikeye sokacak bir olayla karşı karşıya kalacak olursanız veya
hakikaten oruca devam edemeyecek bir hale gelirseniz orucunuzu
bozarsınız. Bu keyfi bir bozma olmadığı için daha sonra bir güne
bir gün kaza edersiniz.