Yeni moda bu! Terör faaliyetleriyle dünyada dehşet uyandıran
hareketleri bahane ederek İslam'a saldırmak. Yıllarca, İslam'ın
özünde kendini günahkâr hissetmiş olmanın rövanşist zevkiyle
şimdilerde moda oldu. İyi niyetle, çözüm öneren ciddi eleştiriler
elbette makbul olur. Ama bu eleştiriler İslami eğitimin nasıl
verildiği, gençleri radikal hareketlere çeken unsurların neler
olduğu, faaliyet noktalarının ne olduğu, bu saldırıların coğrafi
yapıda tasarlanan gelecek dizaynlara zemin oluşturan birer
operasyon olup olmadığı noktalarına teksif edilirse denecek bir şey
olmaz. Ancak bütün bu dehşet uyandıran hadiselerden hareketle
İslam'a ömür biçen kişiler bu yorumlarının altında elbette ezilip
kalırlar. İslam beldelerine ve hatta dünyaya servis edilen tedhişin
de, terörün de, fitnenin de elbette bir raf ömrü vardır. İslam'ın
geleceğinin bu yapay hareketlerle bu anlayışlarla
karartılamayacağını bu kısır zihniyetlerin anlaması lazım.
Müslümanlar vahyi kirletmiş anlayışların payandası olmadığı,
imanlarını muhafaza etmeye çabaladıkları, dinlerini mezat
yapmadıkları için bu tür hareketlerle cezalandırılıyorlar. İslam
beldelerinde şehirler yıkılıyor. Milyonlar göç ediyor. Güçler yok
ediliyor. Bu elbette tarihle bir hesaplaşmadır. Çağdaş dünyada
savaşlar böyle yapılıyor. Direkt değil, dolaylı. Bir elbise
biçiliyor. Müslüman gençlerin ruhlarına yeni bir elbise biçiyorlar
ve diledikleri forma göre düşünmelerini -hadiseleri kurgulayarak-
sağlıyorlar.
Bu şu demek değildir: Müslümanların hiçbir kusuru yok. Elbette ki
Müslümanların büyük hataları, kusurları var. Müslümanlar yıllardır
evlatlarını sapkın ve azgın - oryantalist saldırılara karşı
bilinçlendirmiyorlar.