İnsanın sonsuza kadar yaşama arzusuna
"tulu'l-emel" demişler. Tükenmez yaşam arzusu.
Birbirimize karşı kullandığımız ağır dilden tutun, her türlü
acımasızlığımıza varıncaya kadar bizi olumsuzluklara dürten işte bu
duygudur.
Makul ve helal şeyleri arzu etmek, dinimiz tarafından
eleştirilmemiştir. Dünyaya meyletmek de ölçülü oldukça çirkin
sayılmamıştır. Ama başkasının mutsuzluğu üzerine bir dünya inşa
etmek, tükenmeyen bir açgözlülükle her şeye saldırmak, ahireti
hesap dışı saymak doğru yol değildir. Bu konuda çarpıcı bir örnek
bazı kaynaklarda şöyle anlatılır:
"Hz. Üsame bir ay sonra parasını ödemek üzere çok da acil olmayan
bir şey satın alır. Bir ay sonra 100 dinar ödeyecek. Hz.
Peygamberimiz, Hz. Üsame'nin yersiz borçlanmasını hoş karşılamaz.
Bunu da şöyle dile getirir: Üsame'ye şaşırmıyor
musunuz? Bir ay sonra parasını ödeyeceği
bir mal satın aldı. Üsame, tulu'l-emel
sahibidir. Vallahi ben göz kırpıştırdığımda
iki kirpiğimin bir araya gelmesine kadar
yaşayıp yaşamayacağımdan emin değilim. Kolumu
kaldırdığımda yere koyuncaya...