Bu mübarek ayda sıhhati yerinde olanlar oruç tutmalı, namazlarını aksatmamalılar. İftarda fakirleri, yoksulları çocukları ve yaşlıları sofralarına misafir etmeliler
Bugün ömrümüzü güzelliklerle dolduracak bir fırsat dönemine
giriyoruz. Ramazan ayı bütün bereketi, güzelliği, rahmeti, affı ve
güler yüzüyle evlerimize konuk oldu. "Ben geldim. Tâ Hz. Resul
döneminden kalktım ve geldim" diyecek. Sefa getirdi, hoş geldi.
Bu yıl da sıcak, bir ramazan ile yüzleşeceğiz. Zor olacak belki.
Özellikle de yoğun şekilde çalışacaklar için. Ama büyük nimetler ve
rahmetler zorluktan sonra nasip oluyor değil mi?
İmtihandayız. Belki bir kısmınız iyi başlayacak ama iyi
götüremeyecek. Belki zaman zaman sinirlerimiz gerilecek. Her ne
kadar bu ayda şeytanlar zincirlenip kontrol altında tutulsa da
varlıklarını hissedebileceğiz. Bu mübarek mevsimde sıhhati yerinde
olanlar oruç tutmaya gayret etmeliler. Namazlarını aksatmamalılar.
İftarda imkân elverdiğince fakirleri, yoksulları, çocukları,
yaşlıları sofralarına konuk etmeliler. Orucu tutarken kimseye
karışmamalı, kimsenin çirkin sözüne de aldırmamalıyız. Elimiz,
gözümüz, kalbimizle oruç tutmalıyız.
Teravih namazları bu ayın en güzel ibadetlerindendir. Farz veya
vacip olmamasına rağmen Müslümanların ibadet hayatında önemli bir
yer tutmaktadır teravih namazı. Camiler teravihle, salat ve
selamlarla daha da güzelleşecek. Sahurlara kalkmaya çalışmalıyız.
Gecenin bereketi sahurla tamamlanır. Sahur vakti, sabaha en yakın
andır ki, meleklerin 'âmin' demek için fırsat kolladıkları
dakikalardır seher vakitleri. Sahurda evdeki hanımların yükünü
hafifletelim. Bu anda Kuran'la ahdimizi, yakınlığımızı yineleyelim.
Kutsal vahyi meal ve tefsirinden okuyalım. Rabbimizin bizden ne
istediğini daha iyi anlayalım.