Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Dürüst ve güvenilir tüccar
ahirette peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle beraber olacaktır."
Kazancın çoğu ticarettedir. Ticareti bereketli kılan şey ise
samimiyet, dürüstlük ve kul hakkına riayettir. Bu prensiplere
uymadan yapılan ticaret pişmanlık, hüsran ve beladır. İnsanları
aldatarak ticaret yapan kişi hem dünyasında huzuru bulamaz hem de
ahirette esenliğe ulaşamaz. Ticarette kişinin parası imtihanıdır.
Bu imtihanı dürüstlükle aşabiliriz. Bu nedenle Hz. Peygamber'e
nispet edilen şu uyarı dikkate alınmalıdır: "Her ümmetin bir
fitnesi vardır. Benim ümmetimin fitnesi (zafiyeti) de maldır."
(Tirmizi, Zühd, 19).
Elbette tüccar kazanmak için ticaret yapar. Ama aşırı kazanç, bir
anda malları toplamak, bire 5-10 katarak tüketiciyi zora sokmak
İslam ahlakıyla örtüşmez. Peki bu konuda bizi esir alan
zafiyetlerimiz, hatalarımız nelerdir? Onu bir kurcalayalım.
AÇGÖZLÜLÜK, AŞIRI KÂR HIRSI
Efendimiz insanı esir alan bu zafiyeti şöyle tanımlıyor: "Âdem
oğlunun iki dere dolusu malı olsa, bir üçüncüsünü ister. Âdem
oğlunun karnını, açgözlülüğünü topraktan başka bir şey dolduramaz."
(Buhari, Rikak, 10; Müslim, Zekat...