Yeni yıla girerken yapılan tüm büyük plan, programlardan hep
kaçınmışımdır.
Beyaz sayfa heyecanıyla girişilip yarım bırakılan projelerden kaygı
duyarım. Ancak antenleri her daim açık, süper enerjik dostum
sevgili Zeynep Alemdar’ın
önceki gün; “Biz de deneyelim mi? Ne dersin” notu beraberinde
yolladığı bir New York Times (NYT) yazısı aklımı çeldi.
“Alışverişsiz yılım/My year of no shopping” başlıklı yazı, bir yıla
yayılan kapsamlı bir tüketim orucunu anlatmaktaydı.
NYT yazarı tüm bir yıl boyunca, her türlü üst-baş, takı, giysi
alışverişini kesmiş. Şampuan dışındaki genel geçer parfümeri
giderlerini de sıfırlamış. Yazıcı mürekkebi, pil vs. gereksinimi
haricinde elektronik tüketimini yok etmiş.
Yazar alışverişsiz geçen yılını; “Hayatım ne ferahladı, he
ferahladı... Bilemezsiniz” diye ballandıra ballandıra anlatıyor.
“Her şeyden önce zaman kazanıyorsnuz” diyor. Alışveriş faslına son
verdikten sonra, evde aslında ne kadar fazla şeyi olduğunu fark
ettiğini anlatıyor.
“Zor olan gerçekte alışveriş yapmamak değil. Zor olan satın almayı
kestiğinizde ne kadar çok fuzuli fazlalık ve dağınıklıkla
yaşadığınızı keşfetmek oluyor” diyerek ekliyor: “Misal dudak
nemlendiricim bittiğinde, çekmecelerim ve paltolarımın ceplerinde
fazladan 5 nemlendirici buldum. Banyoda lavabonun altını
araştırdığımda 3 yıl boyunca asla sabun, losyon, diş ipi almadan
yaşayabileceğimi anladım. Alıp da hoşuma gitmeyen tüm yüz
kremlerini ve bilumum saç ürünlerini buraya istif etmişim. Bundan
böyle onları kullanıyorum. Hiç de fena değiller. Sahip olduklarımla
gerekli olanlar arasındaki farkı gördüğümde kendimi hastalıklı
hissettim. Bunca şeyi ne zaman biriktirmişim?”
Bu duyguyu galiba a...