Başkanlık seçimlerinin birinci perdesi olan Iowa önseçimleri
“kim daha çok sağa kayacak” şampiyonluğu etrafında şekillendi.
“Sağcılık yarışının” biricik istisnası, Demokrat kampın sürpriz
ismi Bernie Sanders... Sanders’le “Demokrat Parti” adaylığı
platformunda yarışan Hillary Clinton bile esasında muhafazakâr.
Şöyle ki Hillary’nin Eski Kıta’daki en yakın karşılığı “Merkel”
olurdu. Clinton, Avrupalı olsaydı, karşımıza Merkel’in bir
versiyonu olarak çıkardı... Tabii esas Cumhuriyetçi kamptaki
adayların “sağcılık maratonu” dudak uçuklatan cinsten.
Amerika’nın ortasındaki uçsuz bucaksız düzlüklerin ve tarım
ekonomisinin toprakları olan tutucu Iowa eyaletinde Cumhuriyetçi
Parti’nin “1 numaralı adayı” olarak temayüz eden Ted Cruz, süper
muhafazakâr “Tea Party”ciler ve “evanjelistlerin” desteğine
sahip.
“Evanjelistler kim” derseniz... Hıristiyanların bu
köktendincilerini bir tür “Hıristiyan selefileri” olarak
tanımlayabiliriz.
Cumhuriyetçi adaylar arasında Iowa’da “ikinci” sırada kalan Trump’ı
takdime gerek yok. Olası bir “ABD başkanı profile”nden çok, hamasi
bir “realty şov” karakterini andıran Trump, ar damarı çatlamış
“ırkçılığı” ve “Müslüman karşıtlığı” ile yaygın biçimde tanınıyor.
Cumhuriyetçi Parti’den sürpriz biçimde “üçüncü sıraya” oturan Marco
Rubio ise muhafazakârlar içindeki yarışın bu durumda “en ılımlısı”
olarak pazarlanıyor.
‘Neo-con’ların dönüşü
Ama çıka çıka bu “en ılımlı aday”(!) da... “Yeni Amerikan Yüzyılı”
neo-conlarının favorisi çıkıyor.
“Neo-con” ve “Yeni Amerikan Yüzyılı” etiketlerini
hatırlarsınız...
George W. Bush başkanlığı yıllarında Beyaz Saray’ı kuşatan o
korkunç “şahinler tayfa”sını; “karanlıklar prensi” Richard
Perle’yi, Donald Rumsfeld’i, Dick Cheney’yi, Paul Wolfowitz’i
gözünüzün önüne getirin...
“Yeni muhafazakârlar” anlamında o kadroya “neo-con” deniyordu.
Neo-con şahinlerin sahneye çıkışını pazarlayan büyük projenin adı
da “Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi/Project For New American Century”
(PNAC) idi...
Arka planı daha ’90 larda Bill Clinton’ın başkanlık döneminde
hazırlanan PNAC, “kitle imha silahları” masalıyla çoktan Saddam’ın
üstünü çizmiş ve yeni “Ortadoğu”nun inşası için alaşağı edilmesini
yıllar öncesinden öngörmüştü.
“Amerikan Yüzyılı Projesi”nin şahinleri, sonra avuçlarına aldıkları
Bush’la dünyaya “ABD’nin kendi imajı doğrultusunda yeniden şekil
vermeyi” misyon edindiler.
“Amerikan hegemonyası” adına bu meyanda “stratejik savaşları”,
“çekirdek misyon” bellediler. Ve taş taş üzerine bırakmadılar.
Ortadoğu’da statükoyu yıktılar. Ucu bugün IŞİD’e giden “Pandora
kutusu”nu açtılar. Bu kutuyu sözde kapatmak iddiasıyla Beyaz
Saray’a taşınan siyah derili Demokrat Başkan Obama da zaman içinde
bir şey yapamadı. Sekiz yıllık aradan sonra “neocon” lar şimdi işte
tekrar karşımızda.