Bu böyle daha ne kadar sürecek? Her türlü
kırmızı çizgi daha ne kadar böyle kör kör gözüm parmağına
aşılacak?
Ayşenur
Arslan dün Birgün’de kafasını
çaresizlikten artık bir yerlere çarpmak isteğinden
bahsediyordu.
Acaba kaç kişi böyle yaşananlar
karşısında “kafasını bir yerlere vurmak”,
“kafayı sıyırmak” duygusunu
paylaşıyor?
Nuriye ve Semih 190
küsur gündür açlık grevindeler...
Sadece “işlerini geri
almak için” başlattıkları açlık grevi
sürecinde üstlerine yapıştırılmadık terör markası
kalmadı.
Demir parmaklıklar ardındaki 4 aya yakın
sürenin ardından nihayet sonunda perşembe günü duruşmaları yapıldı.
Ama “yetersiz
personel” gerekçesiyle duruşmaya
getirilmediler. Gıyaplarında görülen
davada “tutukluluklarınındevamına” karar
verildi.
Üç gün önce Silivri’de
de “Cumhuriyet” davası
vardı. Türk basını için bir tarihi “ibret
vakası”na dönüşen, gazete haberleriyle manşetlerin
yargılandığı davada, gazetecilik dışında faaliyetleri olmayan
arkadaşlarımızın keza
gene “tutukluluklarının devamına” karar
kılındı.
Üstünler hukuku