Galatasaray Lazio maçı başlarken stadyumda hissettiğim tuhaf
“yabancılaşma” duygusu beni ekrana çekti. Maç meraklısı değilim.
Eşim seyrederken gözüm ilişti...Tribünler, GS taraftarlarının dev
pankartlarla “7’den 70’e tek bilek, tek yürek” yazısıyla öne
çıkardığı “birlik”, “beraberlik” havasına çarpıcı tezat oluşturacak
şekilde tenhaydı.
Yerli izleyiciler belli ki ülkenin ateş çemberinden geçtiği bir
dönemde maçı evlerinden izlemeyi yeğlemişti. Lazio’dan İstanbul’a
gelen İtalyan taraftar sayısı da hepi topu 300’ü geçmiyordu.
Ankara patlamasında ölenler için maç öncesinde yapılan saygı
duruşunda gök gürültüsü gibi yükselen tekbir seslerinin, rakip
takım oyuncularında yarattığı “Ne oluyor?” tedirginliği açık
biçimde yüzlere yansıyordu. Avrupalı futbolcuların kendilerini bir
UEFA liginin “alışıldık” ortamında değil de “bilinmeyene açık”
yabancı bölgede hissettikleri açıktı.
Son dönemdeki büyük terör saldırıları ardından oynanan her
uluslararası maçta ortaya çıkan tipik bir manzara bu: agresif
tonlamayla atılan “Allahüekber” nidalarını, “Tanrım biz nereye
düştük? Neredeyiz?” şaşkınlığıyla izleyen yabancı takım
futbolcuları…
Irak Suriye gibi
Türkiye’nin hızla “Ortadoğulaşması”, sadece stadyumlardaki
hissedilen bu “yabancılaşma havasıyla” sınırlı değil.
Uluslararası medyada Türkiye haberleri ve bu haberlerin işleniş
tarzına baktığımızda da ne kertede “Ortadoğu”ya savrulduğumuzu,
nasıl bir “yeni algıya” oturduğumuzu görüyoruz.
Ankara’nın kalbinde 28 kişinin yaşamına mal olan korkunç patlama
örneğin uluslararası yayın organlarında, daha önceki büyük terör
olaylarına nazaran sınırlı yer tuttu.
“Eski Türkiye” koşullarında çok vahim ve yankı yaratan bir olay
olarak görülecek saldırıyı, pek çok uluslararası medya organı “ilk
haber” kategorisinde görmedi. Yabancı basının internet sitelerinde
yer yer haberi “aramak” gerekti…
Bunun sebebi Türkiye kapsamında bu saldırıların artık
“kanıksanması”.
Ankara’da dört ayda bu ikinci saldırı. Yedi ayda Türkiye’de peş
peşe beş büyük terör faciası yaşanmış. Her seferinde onlarca can
gitmiş. Konu sadece birkaç gün konuşulmuş ve hızla kapanmış. Hal
böyle olunca dış dünya da meseleyi “bir patlama daha oldu!”
otomatiğine bağladı. “Türkiye’de patlama/kamikaze/bomba!”
dendiğinde kimse artık şaşırmıyor.
Tıpkı Suriye’de, Irak’ta, Beyrut’ta patlayan bombalara şaşan
olmadığı gibi; Türkiye’nin terör olayları da “haber değeri”
açısından bundan böyle sınırlı yer tutuyor.
Bundan âlâ “Ortadoğulaşma” alameti olabilir mi?