Çipras’ın Avrupa Parlamentosu’ndaki konuşmasını
izlediniz mi?
“Hayır referandumuyla” ilgi odağı olan Yunanistan Başbakanı, aşırı
sol ve aşırı sağ partilerin temsilcileri, ayrılıkçılar, popülistler
cephesinde “kahraman” gibi karşılanırken yerleşmiş partilerin yoğun
tepkisini aldı.
Bir yanda alkışlar…
Öbür tarafta ıslıklar…
Bölünmüş, kamplaşmış bir parlamento; birbirlerine karşılıklı zor
tahammül eden Avrupalı parlamenterlerin portresi ile
karşılaştık.
Kuzey ile güney ve…
Popülist uç oluşumlarla, kendilerini bu partilerin tehdidi altında
hisseden düzen partileri arasında karpuz gibi bölünen bir
Avrupa’nın resmiydi bu.
Bölünmeyi gerçekte Çipras yaratmıyor.
Yabancılar, göç politikaları başta olmak üzere Avrupa Parlamentosu
ve siyasetinde, çoktan varlığı hissedilen bir bölünme bu.
Ama Çipras güçlü bölünmeyi derinleştiriyor ve büsbütün görünür
kılıyor.
Geçen yılın mayıs ayındaki son Avrupa Parlamentosu seçimlerinde,
“ABkarşıtlığı”yla oy alan partilerin Strasbourg’a yolladığı
temsilci sayısı malum rekor seviyeye ulaşmıştı.
Anti Avro, anti Schengen duruşlarıyla Avrupa projesine meydan
okuyan Fransa’nın aşırı sağ Le Pen’cileri;
İngiltere’nin
ırkçı Nigel Farage’cıları,
İtalya’nın popülistGrillo’cuları Strasbourg’a
görülmemiş kalabalıkta temsilci göndererek parlamentonun dörtte
birini elde etmişti.
Çipras’a bir “rock star” muamelesi çeken AP üyeleri şimdi bu
partilerden geliyor.
Gülle gibi eleştiriler de muhafazakâr ve liberal cepheden
yükseliyor.
Liberal grup lideri Guy Verhofstadt’ın
parlamento sıraları önünde sarf ettiği sözler unutulur gibi değil:
“Sn. Çipras tarihte nasıl hatırlanmak istiyorsunuz? Halkını
dahada fakirleştiren bir seçim kazası olarak mı? Gerçek
devrimci olarak mı?”